halk hayatta kalmanın hesabını yapmak zorunda bırakıldığı için meydana gelen hadisedir. sadece şehit haberleri için değil, bir çok memleket meselesi için durum aynıdır. dedelerimizin aklında 1968 olayları kalmış. babalarımız 1980 olaylarına atıf yapıyor. "neye itiraz edeceğiz, kimi kime şikayet edeceğiz oğlum" diyorlar. "yüzlerce genç darağacına gitti; kimin eline ne geçti, kim kazandı?" diye de ekliyorlar. 16 şehitten sonra milyonlar sokaklara döküldü de ne oldu ki? cumhuriyet yürüyüşleri? savunulan her ne ise, her kim ise; sahipsiz olmadığını göstermek amaçlı bir çok protesto. tamam, sahibi var da, "ay sonu nasıl gelecek, kira vakti geliyor, bakkal alacaklarını istiyor, oğlanın ayakkabısı su geçiriyor; nasıl yapacağız?" diye bir soru geldiğinde hanımdan; maalesef, cumhuriyet de, atatürk de, şehitler de, ahlak da, gelenekler de, her şey bir anda unutuluyor. sen bu insanlara nasıl kızacaksın ki? kızamazsın. yıllardır süregelen bir yıldırma politikası gibi bir şey. ve başarılı oldu. millet ay sonunu getirebiliyorsa, çoluğunu çocuğunu aç bırakmıyorsa, kredi kartı ve kredi taksitlerini ödeyebiliyorsa; en fazla "allah rahmet eylesin, allah ailesine sabır versin, allah kimseye evlat acısı vermesin, allah beterinden saklasın" diye dua edebiliyor. fazlası için güç var fakat cesaret yok. bu da bana kalırsa olağan bir durum.