insanoglu gariptir, devr-i sadareti boyunca bircok acilara katlanir. herseyin daha iyi olucagi umudu ile fırtınalara ve col sıcaklarina dayanir. tam artik oh diyecegi sırada ise (ve bunu gercekten hakketmistir)
bir hakikatin farkina varir. neyazık ki bu dunya denen arz yuvarlaginda huzur bulmak ve sıkıntı elemlerin en azindan askeri duzeyde olacagini ummak ve bu umudun gerceklesmesini beklemek uganda milli takiminin dunya kupasini kazanmasi ile ayni sans yuzdesine sahiptir. cunku insanlar her zaman ac gozlu her insan da digerlerinin hayatini nasil karartirim? nasil avantada yasarim dusuncesi hakimdir. insanlarin cogunlugu korkak ve sinsi bunu kabul etmemiz lazim. ben kendi adima insanoglundan cacik bile olmaz dusuncesini coktan kabul ettim. toplum icinde yasamak ne yazik ki onurlu ve metanetli yasayan insanlar icin bir eziyettir. en kolay yol olarak bu insanlar inzivaya cekilmekteler ve kendi ic alemlerine dalmaktadirlar. fakat bazilari savas meydanin birakmamaktadir. inatla toplumla catismakta, toplumun dangaliklarina katlanmakta ve kendilerine vurulan usutuk damgasi ile yasamaya calismamaktadir. cunku toplum onlarin nasil diyeyim hayallerinden, vicdanlarindan ve karakterlerinden baska kaybedicek birseyleri olmadigi kabul edememekte ve onlarin anlayamamaktadir. toplumun altin sarisi, dolar yesiline hayaller, vicdan ve karakter ile daha dogrusu soyut kavramlarin somut kavramlarla nasil tuttugunu akıl sır erdirememektedir. iste bu yuzden bu anlasizlik duvarlarinin marifeti önce bu insanlarla alay etmektedirler ve bu insanlar tarafindan göt edildikleri vakit umursamazlık zirhina burunurler. ama icten ice bu insanlarin mahvolmasindan buyuk keyif duymaktadirlar. cunku kendileri kendi kazanclarindan cok diger insanlarin kayiplarindan zevk duymakta, ve bu da onlara bir ego tatmini daha dogru ruhsal masturbasyon imkani tanimaktadir. dunya tarihinde bildigi yolda ve inandigi hakikatlarde (ki bunu kisi uzun arayislar sonucunda bulur) milim sapmayan insanlar tarihin altin yapraklarinda yerini almis ama digerlerinin ensamisi bile okunmamistir. dreyfuss davasinda fransiz yazar zolanin ismi baki kalmis ama dreyfuss'u suclayanlar ise ancak konuya meraklı bir kac kisinin bildikleri isimler olmustur. daha boyle niceleri tarihin lanetliler bahcesinde yer almistirlar. velhasil kelam bir insanin insan oldugu davasinda inancla ve azimle mucadele etmesi olculur. bu demek degildir ki koru korune yeldegirmenleri ile mantiksizca savasa girsin. pazarlık yapmasini bilmeli ve pazarlık yaptigi insanlarla ayni lisani konusmayi bilmelidir. cunku marifet idealler icin maddi yahut manevi ölüm degil esas marifet onun icin yasamaktir. ve elinde adalet terazisi ile herkese karsi adil olmaktir. kimki sana cöp batirdi sen ona bir cop batircaksin kim ki sana bir gul verdi sen ona gulller vereceksindir. yani kısasa kısastir. ama sunu untmamak lazim siddet eylemlerine girismeden yapmak lazimdir. cunku en buyuk darbe hasimlariniza bir tokat degil hasminizi utandirmanizdir. tokat atarsaniz eger sadece yuzu kızarir ve yuz kızarikligi hemen gecer ama onu mahcub edecek
bir hareket yaptginiz vakit sittim sene bunu tasimak zorunda kalıcaktir. fakat unutmamak lazimdir ki ota boka hasimlarinizi mahcub etme cephanesini harcamayiniz. cunku gercek insan ufak tefek seyler icin ve gerekmedikce bu cephaneyi kullanmaz. ve ota boka kullanan insan ise ne yazik ki hasim belledigi kisilerle ayni duruma duserler.