bir anda sizi alıp geçmişten bir yere götüren hafızadır.
anne-baba kokusu, kardeş kokusu, arkadaş kokusu, öğretmen kokusu, öğrenci kokusu... hepsini alır, inanılmaz bir şekilde kaydeder ve yıllar sonra olduğu yerden çıkarıp önünüze koyar. şaşırır kalırsınız.
her zaman yanımda olan annemin kokusu. hiç kimsede duyamadığım alamadığım bir koku. her evlat için böyledir.
yeni doğum yapmış olan eskilerin anneleri boyunlarına defne yapraklarından bir kolye takarlarmış. defne yaprağı kokusunu ve yeşilliğini kaybetmez ya, bebeklerini emzirirlerken, kucaklarında tuttuklarında her zaman bu kolye boğazlarında dururmuş. bu kokuyu bebek kendi annesinin kokusu sanırmış. bebeğini uyutan anne bu kolyeyi boğazında çıkarır bebeğinin yanı başına koyar, bebek de yapraklardan yayılan bu kokuyu annesi sanarak huzur içinde uyurmuş. daima annesinin yanında olduğunu hissetmek elbette huzur verir değil mi?
üniversite 3. sınıftaydım sanırım. laboratuvarda kokuya hassas,yetimi fark eden arkadaşım, gözlerimi kapattırır ve eline aldığı kimyasalları koklatırdı.
-bu ne?
+ıyy, bu bilinmez mi? çürük yumurta kokusu ve tabiki sülfür.
-ya bu?
+tabi ki amonyak.
.
.
böyle kimyasalları kokularından tanımak bir eğlence olmuştu bizim için.
sonrasında çok sevdiğim insanlardan da farklı kokular aldığımı hissettim. sevdiğim, herkesin kendine özgü olan kokusu.
bir gün arkadaşım:"enurchem kokumu değiştirdim fark etmedin!" diye hayıflandı bana. ben de, hayır dedim, çünkü kendi kokusu kullandığı parfümden daha baskın geliyordu ve değiştiğini anlamamıştım.
işte bu gün de öyle bir koku geldi burnuma. çok tanıdık. ama neydi neydi, nereden hatırlıyorum bu kokuyu, diye epey düşündüm. ve en sonunda hatırladım. yanaklarımı sıkan ilkokul öğretmenimin ellerinin kokusu.* anlatsam şaşırır belki de, ben de şaşırdım hatırladığıma. ama eminim kesinlikle o.
koku; belkide bizi geçmişe götürebilecek tek şeydir. değişmeyen, kelimelerle ifade edilemeyen, olmasa en sevdiğimiz yemeği bile berbat eden bir şeydir. güzeldir ama çok güzeldir.