bu söze baş veren iki kişi, biri rahmetle birinin lanetle anılmasına neden olmuş bir söz..
hallac ı mansur ben hakkım derken, kendi benliğini yok etmiş, ortada 'kendi' benliği kalmamış, baştan ayağa, hakk, hakikat olduğunu söylemiş, firavun hakk benim diyerek, tanrıyı unutmuş, kendinden başka her şeyi unutmuş...
acaba biz hangi taraftayız, hangi tarafımız ağır basıyor, mansur aşkımız mı mı firavun nefsimiz mi?
bir hal üzerinde, eylem üzerinde olduğumuz muhakkak.. ebrehe gibi kabe yi mi yıkmak niyetinde yoksa ibrahim gibi putları mı yıkmak yolundayız. bir yolda olduğumuz muhakkak ama hangi yolda..
bizim hamurumuz da, hz. ali gibi 10 yaşında müslüman olduktan sonra islamı, sünneti, hakkı bırakmadık, candan aziz yapıştık mı yoksa, ,''Önce inanırlar sonra inkar ederler, yine inanırlar ve tekrar inkar ederler ve inkarcılıklarında ısrar ederler (4/137-138).'' şeklinde mi bir yola koyulduk...
kendisine onlarca kez davet geldiği halde, sürekli peygamber i görme şerefine nail olduğu halde, müslüman olmayan ebu cehil miyiz peygamberi görmeden inanan, bağlanan abdülkadir geylani mi?
peygamber 's.a.v' in hangi amcasıyız, ebu lehep olan mı, hamza olan mı?
kendi içimizde biz hangi taraftayız, oluğumuzdan nur mu akıyor kir mi?
bir zaman bıraksak herkesi, dedikoduyu, çekiştirmeyi, baksak kendimize, neyiz biz, nerdeyiz?