bir kere öncelikle şunun açıklığa kavuşmasını isterim ki; kadın ve erkek eşit değildir, hiç bir zaman da olamayacak.
bu ne kadar hazin de olsa bir gerçektir. bunu bir bayan olarak söylüyorum, kabul ediyorum. (ki bu konularda son derece hassasımdır, hakkımı yedirtmem, fakat gerçeği kabullenmesini de bilirim.)
bu durumda erkeğin aldatmasıyla kadının aldatması da bir olamaz, olamıyor. bunun dinle, dille, ırkla uzaktan yakından bağlantısı kurulamaz, yoktur. bu iş başından beri böyle. her ne kadar allah katında iki cins bir kabul edilse de, eşittir dense de, maalesef öyle değil.
erkeğin biyolojik olarak kadından güçlü ve daha avantajlı oluşunu (her anlamda)bu durumu bu boyuta getiren yegâne nokta olarak görüyorum. kadın duygusal bir varlık. kadının cinsel işleyişi erkeğinkiyle karşılaştırılamaz, çünkü çok farklı. kadının aldatması başka olur, erkeğin ki başka. ama bana kalırsa kadının ki daha ağır ve daha aşağılayıcıdır. erkek aldatır, ama genelde herhangi bir duygusal bağ kurulmaksızın gerçekleştirilen bir olaydır. fakat kadın olaya yaradılışı itibariyle tamamen duygusal yönden yaklaştığı için, o'nun bu davranışını daha affedilmez bulurum şahsen. erkek belli ki nefsine yenik düşmüş bir anlık boşluğuna gelmiş aldatmış. fakat kadının ki anlık olamaz. çünkü kadının biriyle o tarz ilişkiye girebilmesi için belli bir zaman, muhabbet gerekir. burada kadın ve erkek derken ilişkileri belli bir boyut kazanmış iki insanın birbirlerine ihanetlerini ele alıyorum yalnız. başkalarıyla olur olmaz birlikteliği meslek haline getirmiş insanlarda farklı işliyor mesele.
demem o ki, 'kadının aldatmasıyla erkeğin aldatmasını bir tutmak' yanlıştır. tabi bu aldatmak kavramı da duruma göre değişir. aldatmak, ama kaç kere? ne derece? neden? bu istatistikler göz önüne alınmadan konuya açıklık getirmek zor.