inancın ötesinde bilim ve din

entry3 galeri
    2.
  1. "bilim ve din asla barıştırılamaz" peter atkins

    "bilimsel çalışmalarım imanımı arttırdı." sir ghillean prance

    birileri sana bir şeyin doğru olduğunu söylediğinde, neden ona şunu sormuyorsun: “bu konuda ne tür bir kanıtın var? eğer sana iyi bir yanıt veremezse, umarım bundan sonra söyleyecekleri sözlere inanmadan önce daha dikkatli düşünürsün. Richard dawkins.

    biri dawkins’in bu özlü sözüne uyarak onun söylediği hiçbir söze inanmazsa, yeridir sanırım.
    oysaki biz de dawkins’e şu soruyu sorabiliriz: “dini inancın delile dayanmadığı fikrinin delili nedir?”

    sir ghillean prance açıkça bilimin imanını arttırdığını söylüyor. bu noktada, ilginç bir durumla karşı karşıyayız. bir taraftan natüralist düşünürler bize, bilim dini saf dışı bırakmıştır derken, diğer taraftan inançlı bilim adamları, bilimin Allah’a imanlarını arttırdığını söylüyorlar. üstelik inancını dillendirenler arasında önde gelen bilim adamları var. bu ne anlama geliyor? bu şu iki anlama geliyor. ilk olarak bilim ile din arasında husumet olduğunu kabul etmek fazlasıyla basit bir yaklaşımdan başka bir şey değildir. ve ayrıca, bilimle ateizm arasında ve bilimle teizm arasında gerçekte ne tür bir ilişkinin bulunduğunu mevzusu araştırmaya değer bir şeydir.

    bilimin geçmişteki zirve isimleri bu konuda fikir birliği içindedirler.
    Harezmi (780-850) Kindi- "Alkindus" (801-866) farabi, “Alpharabius” ( 870-950) ibn-i sina “Avicenna” (980-1037)Galileo (1564-1642), kepler (1571-1630), pascal (1623-1662), boyle (1627-1691), Newton( 1642-1727), faraday (1791-1867), babbage (1791-1871), mendel (1822-1884), pasteur (1822- 1895), Kelvin ( 1824-1907) ve clark maxwell (1831-1879) gibi bilim adamlarının hepsi Allah’a inanmaktadırlar. onların Allah’a inanmaları, bilim yapmalarına engel olmamaış bilakis bu inanç onların ana ilham kaynakları olmuştur. üstelik onlar ‘imanlarını’ ifade etmekten utanmıyorlardı.

    mesela Galileo’nun sorgulayan zihnin ardındaki motivasyon kaynağı, onun şu kanatiydi: “tanrı insana ‘duygu, akıl/idrak ve zekayı bahşetmiştir’ öyleyse ‘onları atıl bırakmamalı, kullanarak bilgi edinmeliyiz. bir başkası mesela johannes kepler kendi motivasyonu şöyle izah ediyor: “dış dünyadaki bütün araştırmaların ana amacı, tanrı’nın bize matematiksel bir dille vahyetmiş olduğu akli düzeni keşfetmektir. bu aynı zamanda Allah’ın bize yüklediği bir sorumluluktur.” kepler bu keşfini, şu ünlü sözünde özetler: “Allah’ın mütalaası üzerine tefekkür etmek.”

    mesela ingiliz biyokimyacı Joseph needham’ın yazdığına bakılırsa, Cizvitler 18.yy.’da Çinlilere batı’da devam eden bilimsel devrimi haber verdiklerinde, Çinlilerin göstermiş olduğu tepkinin bundan çok farklı olduğunu görüyoruz. o zamanın Çinlilerine göre kâinatın insan tarafından keşfedilen ya da keşfedilebilen basit kanunlarla yönetiliyor olması son derece aptalca bir fikirdi. basitçe onların kültürü onların kültürü bu tarz kavramları kabule açık değildi. buradaki hassas noktayı takdir etmemek, karışıklığa neden olabilir. biz, genelde dinlerin özelde bütün yönleriyle bilimin hızlı geliştiğini söylemiyoruz. biz, kâinatın varlığı ve düzeninden sorumlu olan bir ‘eşsiz yaratıcı tanrı’ anlayışının gelişimde önemli rol oynadığını illeri sürüyoruz.

    Allah’a inan bazı seçkin bilim adamalarının sözlerinden kısa alıntıları paylaşmak isterim.

    sir john houghton şöyle diyor: “ bizim bilimimiz Allah’ın bilimidir. bütün bilimsel serüvenin sorumlusu o’dur. evrenin bilimsel tanımında var olan dikkat çekici düzen, tutarlılık, güvenirlilik ve harikulade karmaşıklık hepsi Allah’ın fiilerindeki düzenin tutarlılığın, güvenirliğin ve karmaşıklığın bir yansımasıdır.”

    caner taslaman ise; Aristoteles’in sandığı gibi Evren’in sabit sınırları olmadığını “Evren’in genişleyen-dinamik sınırları olduğunu”, 1920'li yıllardan önce tek ifade eden kaynak Kur’an’dır. Evren’e dışarıdan bakabilecek bir göze sahip olsaydık, belki de ilk söyleyeceğimiz şeylerden biri Evren’in sürekli genişlediği olurdu. Hz. Muhammed’in astrofizikçi olduğunu ve çöle çok donanımlı bir teleskop sakladığını, evrenin genişlediğini bu şekilde bulduğunu veya rastgele bir ifadeyle evrenin genişlediğinin söylenebilecek olduğunu; iddia edebilecek biri olduğunu sanmıyorum! kaynak Caner taslaman

    Enbiya Suresi’nin 30. ayetinde, “her şeyin bitişik iken ayrıldığı” söylenerek, Big Bang teorisiyle ortaya konan evren modeline işaret edilmektedir. Felsefe ve bilimin en temel ilgi alanlarından biri olan bu konuyla ilgili, Kuran’dan önceki hiçbir kaynakta, böylesine açık bir açıklamaya rastlanamaz.
    0 ...