söylenir ya o sevginin, merhametin büyüklüğünü anlatmaya çalışırken; tırnağına zarar gelse, canın bedeninden çekilir gibi hissettiğin çocukların. yaşları nedeniyle senden çok eşine muhtaç durumda olan çocuklarını eşine terketmek zorunda olmak, haftada bir görmeye razı kalmak. ya görmemde, onlarla hesapsız görüşmemde sorun çıkarırlarsa diye korkmak. hesapsız?
mahkemece tayin edilen nafakayı veremezsin canından kanından olana. o güne kadar ne kazandıysan uğruna harcadıklarına, hiç kıskanmadıklarına, mahkemece tayin edilen bir de geçim bedeli vardır artık; ruhsuz, soğuktan çatlatan kalbini adamın. varını yoğunu dökersin, dökmeye devam edersin, ya onları görmem de sorun çıkartılırsa?
erkeksin nereye olsa gidersin, nerede olsa yaşarsın denir. mümkün değil babanın evi(!) yoktur artık dönebileceğin. gidecek, yatacak yerin* yoktur yani. yine de en kolayı budur çözeceğin problemin. nerede olsa yaşarım?
ünvan listene bir ilave daha işte: boşanmış. nasıl bakılır biliriz: işte toplum, işte biz.
evleneceklere tavsiyeler misali başlıklar var sözlükte. boşananların durumundan daha büyük tavsiye yokmuş zannımca. herkes kendi tecrübesini yaşar sonuçta.
şaka değil, evliyken yapılması daha zor olandır. hani atasözünde dendiği gibi bekara daha kolay olan. her zaman lafın çokunu söylemiş olmayız aslında bilineni söylerken. fakat daha zoru ve daha beterini anlatabilmenin yolu son derece buymuş gibi görünüyor. daha beteri boşanmaktan, çocuklu iken boşanmak olsa gerek.