alevi

entry938 galeri video9
    540.
  1. Hayat tarzı olarak,90-70 cm aralığında bir langırt masası içinde bir o yana bir bu yana yuvarlanıp, gelenin 1,gidenin 2 vurduğu bir langırt topu rutinliğinde nefes alıp veren ruhsuz kişilikler-ayıplamayın afacanı,alanı dar,yoksa daha nitelikli olabilirdi- tarafından tarihin ırzına geçilerek yapılan değerlendirmelere tabi tutulan bir ahlaklılık yolu;özellikle genel bir algının eleştirisi olarak yansıtılan ''piç'' sıfatını kendine en yakışan elbise olarak kabul eden bünyeleri ortaya çıkarmak konusunda ihtisas sahibi olanları ortaya çıkaran yoldur. tosun,niye alındın la üstüne?
    Kendinde barındırdığı insaniyetlik paradigmasının ibresi sıfırın altında bir sayıyı gösterirken bile tarihin,sosyolojinin ırzına geçmeye devam etmekte bir sakınca görmeyen , ''piç''sözcüğünü gördüğünde '' ağabeyler beni tanıdılar,siz kaçın''şeklindeki repliği söyleyen fıkra karakteri mizacına bürünme refleksini ölçülemez bir hızda gösteren sözlük maskotlarının ,ağızlarından salyalar akıta akıta küfürler döşemesini yüzünde acı bir tebessümle izleyen-yazar burada kendinden bahsetmiş- bireyleri içinde bulunduran spontanellik ve sistematikliğin harmanı olan ahlaklılık yolu.

    Yavrum benim,''beni tanıdılar,siz kaçın arkadaşlar'' repliğinin yazıldığı an, sayfanın kuru kalmış son bölümünü oluşturması açısından tarihi bir öneme sahip; zira sayfanın geri kalan tüm bölümleri salyadan geçilmemekte; bakın tosun paşa nasıl bir argo potporisi döşemiş: yavşak,o.ç,sapkın,köpek...vs... tosuncağızın argo terminolojisi yüksek irtifalarda uçmakta, bildiğin uçsuz bucaksız bir gökyüzü.
    Evet bende farkına vardım,alışılmış bir durum değil, normal insan anlığının ve kapasitesinin üstünde bir niteliksizlik donanımı mevcut, ama google yardımıyla ufak bir araştırmadan sonra bu tip prototiplerin allahın özel yaratımları olduğunu öğrendim, batılılar bunlara isim bile vermiş; signature series of god(tanrının imzalı modelleri. Fenderin ürettiği marcus miller jazz bass gibi özel model bunlar...

    Laiklik kavramının ne olduğu hakkında bir bilgisi olmadan, ister evrensel laiklik paradigması olsun,ister local laiklik manifestosu olsun laiklik kavramının temel ön koşulları hakkında hiçbir okuma yapmayıp, laikliği magazin programlarında arz-ı endam eden Nihat doğan ve türevi adamların söylemlerinden hareketle kafasında canlandıran ve kavramsallaştıran tosuncağızın,yapmış olduğum laiklik irdelemesini gri hücrelerinde -tabi varsa- barındırdığı nöronlarla yakalayıp,objektiflik jargonuyla kafasında betimleyebilmesinin mümkün olmadığının bende farkındayım,ne yapayım yani sözlük, adamın doğası ve çapı bu kadar, buda bu şekilde ölecek...istediğiniz kadar b6,b12 vitaminleriyle bünyeyi doldurun,bu saatten sonra o gri hücrelerde bir canlanma ve insansal bir tavır benimseme refleksi yaratmak bilimin doğasına aykırı olup, Thomas moore amcanın utopiasında bile görülemeyecek tinsellik ötesi bir beklenti olur.

    Yavrum benim; senin herhangi bir gazeteden 30 kupon karşılığında almış olduğun''tarihin ve hümanizmin ırzına geçebilme ehliyeti'' ne sahip olman, çitayı bu kadar düşürebilme hakkını sana vermemekte, özgürlük,demokrasi,insan hakları...vs.. gibi kavramlardan bahsederken böyle laçka, niteliksiz bir dil kullanımını terk etme şansın olmadığının bende farkındayım, muhtemelen yetiştiğin çevrenin sana kalıtımsal bir miras olarak aktarıp genlerine naklettiği bir vasıfsızlık, ama yinede şu laiklik denen olgu hakkında kelam etmekte fayda var, yazılanları Nihat doğan hocanın söyledikleriyle karşılaştırmak bugünkü ödevin olsun.

    Yavrum benim; anayasasında laik olduğu belirtilmiş bir ülkenin uymakla yükümlü olduğu şablon şu şekildedir,

    -laik bir ülkenin anayasal kanunlarla benimsenen bir dini olmaz
    -laik bir ülkede dini bayramlar resmi bir bayram olarak kabul edilmez
    -laik bir ülkede inançsal tüm azınlıklar aynı temel haklara sahiptirler
    -laik bir ülkede ibadethaneleri devlet açmaz, burada görev yapan din görevlilerini memur olarak atayıp, maaşlarını bizlerden topladığı vergilerle vermez. Laik toplumlarda ibadethaneler belli başlı insanların bir araya gelip oluşturdukları fon ile yapılır, bu topluluk orada görev yapan din görevlisinin maaşını kendileri verirler,devlet aygıtı bu işe karışmaz.
    -laik bir ülkede devlet dini okullar açıp,burada eğitim veren öğretmenlerin maaşlarını ödemez, yine aynı şekilde bu işi bir araya gelen topluluklar yapar, ama bu okulun ders müfredatı milli eğitim bakanlığının kontrolünde yapılır.
    -laik bir ülkede eğitim müfredatında din kültürü ve ahlak bilgisi dersi bir zorunluluk olarak sunulmaz, ulan sen ahlak denen olguyu devletin insana aşılayabileceğini düşünüyorsan zaten git kendini denize at, ama ayağına taş bağlayıp at. Ahlak denen olgunun temel normlarını insan yaşadığı toplumda kazanır ve deneyimler, din kültürü ve ahlak bilgisi adı altında eğitim veren bir dersin hocası sana hazır bir şablon olarak ''alın çocuklar bu ahlak paketiniz, gerekli olan tüm kurallar burada var,ihtiyacınız olduğunda açıp bakın''diyemez.
    -laik bir ülkede farklı farklı etnik gruplardan alınan vergiler tüm inanç grupları arasında ihtiyaçları oranında pay edilir,. Bu ülkede yaşayan Müslüman olmayıp bu devlete vergi veren hangi inanç grubuna diyanet işleri başkanlığı ödenek yardımında bulunmuş, ulan senin başbakanın cem evlerine ucube demiş, devleti yöneten adam bile bunu açık bir şekilde dile getirirken, Alevilere ayrımcılık yapılmıyor,bunların hepsi paranoya demek apoletli şerefsizlik korosunun son bestesi mi,yoksa potpori devam edecek mi!

    Oldum olası Aleviliği islamın dışında,islamla uzaktan yakından bir ilişkisi olmayan bir yapı olarak gördüm;
    -alevinin toplandığı yer cem evidir.
    -alevinin doğaya ve hayata minnettarlığını ve şükranlarını sunduğu tören cemdir.
    -cemin olmazsa olmaz argümanları semah dönen canlar ve saz çalıp deyişler söyleyen dedelerdir.
    -hz.alinin aleviler tarafından benimsenmesinin temel nedeni, yaşadığı dönemde uğramış olduğu haksızlık ve katliamlardan dolayı,alevi halkıyla benzer süreçler geçirdiği için alevi halkı tarafından empati kurulduğunda kendine yakın bir figür olarak görmesinden dolayıdır, zira hz.ali nin saz çalıp,türkü söylediğine şahit olmadım tosunum!

    Hay Allah, çocuğun elindeki'' madem hz.ali ye inanıyorsunuz,neden namaz kılmıyorsunuz'' şeklindeki, pokerde en yüksek el olan royal flush ayarındaki kozu almış olduk, yavrum benim şimdi masaya blöfte yapamayacak. Gerçi rest diyerek masaya tüm bedenini koysa, karşılığında masaya koyacağım en yüksek miktar bir sakız parası olur, haksızlık yapmamak adına,değerince bir karşılık olsun diye,böylede insaniyet doluyum hani...

    Yavrum benim, aleviler hakkında küçük yaşlarda ailesi,çevresi tarafından maruz bırakıldığı bilinçsizlik ve iftiralarla oluşturulmuş Alevilik terminolojisine sırtını yaslayıp burada işkembe-i Kübra edebiyatı yapıp, sanal masturbasyon peşinde koştukça daha bir afacan ve sevimli olmaktasın.yüzyıllardır kendinden olmayana tahammülü olmayan, tüm anadoluyu inim inim inleten, çoluk çocuk demeden insanları katleden bir anlayışın egemen olduğu bir iktidarın şemsiyesi altında bulunmanın vermiş olduğu ''mevsimlik,gelip geçici ,altyapısı deniz kumu ve kerpiçten oluşturulmuş çürük bir özgüvenle'' burada Aleviliğe yönelik iftira ve sapkınlık iddialarının yasal bir suç olduğunun farkında bile değil, çünkü güç ve iktidarın yanında olmanın verdiği rahatlıkla as,kes,katlet ve rahatla,bu senin devletin tarafından sana verilmiş,ananın ak sütü gibi helal bir haktır ...şeklindeki modern fetvayı tüm hücrelerine kadar hissetmenin vermiş olduğu bir insanisizleşme refleksi. Anadolu halklarının yüzyıllar önce kılıçtan geçirildiği,dar ağaçlarında katledildiği '' alevi öldürmek helaldir, 3 alevi öldürenin yeri cennettir,bunlar kafirdir, katledilmeleri Allahın emridir'' şeklindeki fetvalarla yavuz ve ardılları tarafından katledilen halkın,modern zamanlardaki iz düşümünün imgesi olan bir refleks.

    Ve utanmadan,bu ülkeyi sırtından vurdunuz, oyunlar çevirdiniz, bu katliamları hak ettiniz şeklindeki alçakca ithamı ve tarihsel olguların katledicisi misyonunu utanmadan taşıma kansızlaşmasını göstermektir; ama adama soruyorsun,yavrum benim, senin bu katliamlarına eş değerde karşılık olabilecek, aleviler tarafından yapılmış bir katliam var mı diye sorulduğunda, yine olay işkembe-i Kübra edebiyatının simsiyah kumlarla örülü,güneşsiz ve denizsiz kumsalına takılıp kalıyor, tosuncağız kumsalda siyah kumlardan kumdan kale yapmaya çalışıyor; var,var,ben biliyorum, buraya yazamıyorum ama kesin var,ben biliyorum..şeklinde bir türküyü çığıra çığıra kale yapmaya devam ediyor; hemde yanlış gam ve makamdan, ama etrafındaki yardakçılarına bu ses, bu türkü bülbül sesli biri tarafından okunan bir neşidmiş gibi geliyor... bu yardakçılara huzur veren bu ses, insanlıktan yana olanları sağırlaştıran bir sessizlik kütlesinde...

    Yavrum benim,küfür ettikçe, salya akıtabilme kapasitesini tam devirde çalıştırdıkça, insansal ses desibelini aşabilme adına kendini yırtarcasına bağırdıkça haklı olduğum ortaya çıkar diye düşünüyor...hehehee bırak insanlaşmayı tosunum, git sırtında bulgur tanesi taşıyan bir karıncanın yanında çırak olarak işe başla, o konumdan filizlenerek büyümeye ve hayattaki farklılıkları keşfetmeye çalış,utanma bende bir marangoz çırağı olarak hayata atıldım, odunlar hakkındaki bu bilgi ve ihtisasım o ustamdan gelmekte, şuan zaten bir odun tahlili yapmaktayım.
    Herkesin dininin, yaşamının,inançsal sorumluluklarının kendine has olduğunu, iktidar yalakası olunduğunda tüm bunların ırzına geçebileceğin düşüncesinden vazgeç,ortaya piç denildiğinde ''beni tanıdılar, siz kaçın '' şeklindeki aşağılık dürtüsünden vazgeç.

    Yavrum benim,istanbulun tüm fırınları 24 saat sana çalışsın, 40 fırında yetmez bu niteliksizliğe, iş ekmek yemekle olmazsa Erzurum-kars platosunun tüm verimli çayırları kulun köpeğin olsun, çare yeşilde.

    Hayatındaki tek ölçütün Sünni islam paradigmasının temel normları olan bir bünyeye kamusal alan düşüncesiyle ilgili kısa bir brifing vermenin ne gibi sonuçlara yol açacağını, bunun boş bir insani çaba olduğunu, bu çaba sonunda arzulanan amacın ortaya çıkmasından ziyade bir yanılgının ortaya çıkması olasılığının daha yüksek olduğunu tecrube edebilme talihsizliğini yaşamış olan bendeniz, bu kadavra üzerinde yapmış olduğum otopsi sonucunda ortaya çıkan sonuçları en kısa zamanda pdf formatında düzenleyip, tez konusu arayan vatandaşların yararlanabilecekleri bir kaynak olarak kamusal bilgi bankasına yatıracağım...rahat olun, sözüm söz. odun.rar diye aratın çıkar..

    Alevilerin,Kürtlerin,tüm azınlıkların bu topraklarda yaşayabilmesini Sünni algının izin vermesiyle, Sünni hoşgörünün eseri olmasıyla tarif eden bünyelerin dışında, emeğe,aşka,sevgiye,alın terine,kolektivizme, aslolan din değil insanlıktır.diyebilen gözü gönlü ahlaklılığı bol olan sayısız Sünni vatandaşın olması,bu algının tam devirde çalışıp, haftalık katliamlar yapmasının önüne geçmekte, bu toprakların öz kültürünü arap sermayesine peşkeş çekip, toplumu arap kültürüne biat ettirmeye çalışan algı,bu insanlar oldukça elbette başarılı olamayacaklar...

    Tüm azınlıkları bahçesinde yetiştirdiği meyva gibi görüp, nereye ne şekilde ne kadar ekileceğine, kaça satılacağına kendilerinin karar vereceğini düşünen iktidar yalakaları utanmadan '' yatın kalkın dua edin,sizi burada barındırıyoruz'' diyebilme cüretini katliamcı atalarının yansıması olan din tüccarlarından almakta, bu şüphe götürmez bir olgu; ama yavrum, Sünnilik dışında kalan tüm etnik azınlıklar yüzyıllardır bu topraklarda kök vermekte, asılsalarda, yakılsalarda, katledilselerde hep burada oldular ve olmaya devam edecekler.

    Tarihi çarpıtmakla bu devinimin önünü kesebileceğini sanan, jetonlu salyamatik tosunlar rahat olsun,asayiş berkemal..
    0 ...