kadın kimsenin herhangi bir şeyi değildir. insan ırkının xx kromozomu taşıyan fertlerinin oluşturduğu gurubun adıdır. kendini aşamamış toplumlarda adı yoktur belki ama nesnel olarak durum budur. içinde bulunduğu toplumsal durum itibariyle sıfatı değişir(erkekte olduğu gibi). namus kavramı da toplumlara, zaman ve hatta bireye göre değişebilen izafi bir olgudur. ve haliyle her birey, o günkü konjonktürün gerektirdiği haliyle, kendinden sorumludur. yalan söylemek, insanın evrimini tamamlayıp insan olması ve sosyalleşmesinden sonra, nesnel olarak namus sınırlarının dışındadır. ve yalan söyleyen birey bu namussuzluğun sorumlusudur. herhangi bir cinsle bağdaştırılamaz. ancak, az önce de belirttiğim üzere kendini aşamamış toplum(ve birey), bu nesnel durumu namussuzluk olarak algılamak yerine 'duruma göre davranmak' olarak yorumlar. namusu ise, kadına has bir durum olan ve ilk reglden sonra herhangi bir anlam ifade etmeyen, basit bir dokunun varlığı-yokluğu üzerinden değerlendirir. keza olması gereken yerde 'namus' olgusu üzerinden değerlendirme yapmaz ama konu kadının yaşam biçimi olunca bir anda herkes 'namus bekçisi' olur. sokak ortasında bir kadını dövdüğünüzde ya da daha da ileri gidip öldürdüğünüzde tepki göstermeyen 'toplum', aynı kadının aynı sokakta bir erkekle öpüşmesine anında tepki gösterir. aslında bu durumda namussuz olan kadın değil toplumdur.