Seviyorum toprağı.. Kokusunu.. Öyle böyle değil. Gerçekten seviyorum.. Aşığıyım... Yeşilin... Ağacın.. Karıncanın, kelebeğin... Gülün.. Papatyanın aşığıyım... Kendi yetiştirdiğim nanenin, rokanın, terenin, maydanozun aşığıyım...
Toprakta... yeşil serin çimende yürümeyi... Parmaklarımın arasından akıp giden nemli, koyu renk toprak öbeklerini.. Arasındaki minik solucanları bile seviyorum..
Sabahın ilk saatleriydi.. Gün ışığı henüz yeni yeni dünyama damlıyordu... Hayat veriyordu çayıra, çimene... Günaydın diyordu.. Nefes alan, kalbi olan herşeye... Herkese... Gecenin koyu karanlığı çekmişti ellerini üzerinden dünyanın...
Ayağımdaki terlikleri çıkardım.. Ilık çimenlerin üzerinde çıplak ayak yürümeye başladım... Tarifsiz mis gibi koku başımı döndürüyordu...
Evren nasıl bu kadar güzel ve mükemmel bir düzen içinde var oluyordu... Güneş bir dakika sonra doğmuyordu... Gece tam zamanında ortadan kayboluyordu... Ne bir eksik ne bir fazla.. Evren herşeyi bize fazlası ile ve dakika dakikasına... Zamanında veriyordu...
Minik bahçeme doğru yöneldim... Taze otlar, çıtır yemyeşil biberler, taze soğan, fesleğen... Kekik... Ve domates... O mükemmel küçük kırmızı şeyler... Beni selamlıyordull sahibelerini... Henüz onlarla aramda 3 -4 metre olmasına rağmen, inanılmaz kokuyu hissedebiliyordum... Kokusu bile insanın ağzının sulanmasına yetiyordu...yaklaştım... Üzeri minik pürüzlerle kaplı domates yapraklarına dokundum... Elimi kokladım... Domates kokuyordu... Mis gibi domates... Yaprakların arasından bir küçük domates kopardım.. Usulca.. incitmeden.. Üzmeden... Ellerimde şu an doğanın milyonlarca mucizesinden birini taşıyordum... Toprağa düşen mercimekten daha küçük bir domates çekirdeğinden, hediyeydi bu insanlığa.. Daha nicesi... Sert kabuğun içinde pembe minik nar taneleri gibi... Dizi dizi... Aralarında hiçbir boşluk kalmadan... Özenle yerleştirilmiş... Ölçülmüş de kutulara konulmuş gibi...
Domatesi ellerimle ikiye ayırdım... Sıcacıktı... Yumuşak... Mis gibi kokuyordu... Sulu... Yeşilli kırmızılı çekirdekleri... incecik tül gibi narin bir kabuk... Hafif ekşili tatlı bir lezzet... Bu tada aşığım... Dalından koparılıp, bıçak değdirmeden ikiye bölünen domatesin tadına... Üzerine bir miktar zeytinyağı... Biraz kekik.. Birkaç damla limon suyu... işte... Bu benim lezzetim...