islamda kadın erkek eşitliliğinin olmadığı gerçeği

entry75 galeri
    20.
  1. kadın ve erkek islam'da günümüz lügatinin ifade ettiği biçimde asla eşit değildir. neticede adaletli olan da budur. ''eşitlik'' denen şeyi uygulayacağız diye yüzlerce insanı aynı tuvalete girmeye zorlayan komünist rejimin veya ülkemizin aydın sol kesiminin hararetle savunduğu liberalliğin aşırılaşmış hali, ''bırakınız yapsıncı''ların anladığı türden bir eşitlik, kadın ile erkek arasında tezahür edemez. islam'da kadının erkekten üstün olduğu konular kadar, erkeklerin de kadınlardan üstün olduğu konular vardır. bunun üzerinde tartışmanın bir manası olmadığını düşünüyorum.

    islamî teolojiyi eleştirenlerin odak noktası nisa 34'tür. bu insanların bu konudaki tartışma biçimleri çok ilginçtir. mesela size bir hadis örnek gösterildi. bunu kabul etmediniz diyelim. bu konuda tartışan kişi(ateist) size, ''hadis kabul etmeyen müslüman'' gözüyle bakar. ancak bu ateist, az önce tartıştığınız hususta sizin hadisi kabul etmeniz için müthiş bir çaba harcarken, siz hadis misal getirdiğinizde, ''kur'an'da ne demiş, ona bak!'' der. hani kur'an'la hadis bir bütündü kardeşim?

    ne demek istiyorum? lafı kadınların dövülmesi meselesine getirmeye çalışıyorum. isteyen araştırır bulur, zaten ateistler pek bir heveslidirler bu konularda, bu nedenle ileride sadece 1 hadis vereceğim. konuya dönersek, kadının dövülebileceği tek şart vardır. bu da kadının evlilik müessesesini bitirecek bir harekette bulunmasıdır. bu hareketi engellemek için ilk olarak konuşma, öğüt verme, yatakta yalnız bırakma vesaire uygulanır. bunlar da fayda etmezse, kadın dövülebilir. dediğim gibi, bunun tek şartı evlilik müessesesinin tehlike altında olmasıdır ve bu da son çare olarak uygulanır. nitekim az önce belirttiğim gibi, peygamber efendimiz kadınların dövülmesini bizzat yasaklamıştır. bu konuda vereceğim tek hadis şu olacak:

    Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, kadınları işâret ederek:

    "Allâh’ın kullarını dövmeyin!.." buyurmuşlardır.

    Bir müddet sonra Hz. Ömer (r.a.) gelerek:

    "Kadınlar, kocalarına büsbütün kafa tutmaya başladılar." diye şikâyette bulundu. Bunun üzerine Rasûlullâh (s.a.v.) erkeklere, hanımlarını dövmeye izin verdi. Bu sefer de Rasûlullâh (s.a.v.) Efendimiz’e gelip kocalarından şikâyet eden kadınların sayısı çoğaldı. Nihâyet Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz:

    "Muhammed âilesine birçok kadın gelip gitmektedir. Kocalarından şikâyet ediyorlar...

    Hanımlarını dövenler, şüphe yok ki sizin hayırlınız değildir."

    yani peygamber dahi bu konuda insaniyetin duygusuzluğuna karşı koyamamıştır. kadınların dövülmesini yasaklamasının akabinde kadınların ''peygamber bizim arkamızdadır'' diyerek kocalarına karşı sadakatsiz, serkeşçe, ilgisiz, alakasız davranışlar sergilemeye başlamışlar; erkekler gıklarını dahi çıkaramamışlardır. nihayetinde peygamber, gerçekten kadınların yanında gibi görünüyordu. neticesinde şikayet geldi ve peygamber erkeklerin haklı olduğuna kanaat getirip dövmeye cevaz verdi. bu sefer de kadınlar, erkeklerin bu işi abarttıklarından dem vurdular. işte, insanın sınır tanımaması nedeniyle çaresiz kalan peygamberin ağzından şu sözler döküldü:

    ''Hanımlarını dövenler, şüphe yok ki sizin hayırlınız değildir."

    ''hayırlınız değildir.'' ifadesi, bir müslümana edilebilecek en kötü sözdür. ''iyiniz değildir, güzeliniz değildir'' gibi dünyevî bir ifade değildir ''hayırlı'' ifadesi. ''hayırlı olmama'' durumu islamiyet dahilindeki en kötü durumdur. bu sözün üstüne, ''kadın eşyadır, istenildiğinde dövülür'' denebilir mi?

    belki de bir ahir zaman fitnesi olarak kadınların erkekleri parmaklarında oynatacak konuma yükselmesi, günümüzde ayyuka çıkan bu problemlerin en önemli dayanağı. ''çağdaş'' günümüzde, kaç ülke devletin başına kadınlara emanet etmiş de, islam'daki kadın anlayışına bir karşı çıkış var? ülkenin herkesin bildiği kesimi, kanına girip hamile bıraktığı kadınları ne zaman bu kadar önemser oldu? islam'ın kadınları korumak için aldığı önlemleri ''gericilik'' addeden bu zihniyet, medeniyetin değil, edepsizliğin bizatihi temsilcisidir!

    son olarak şunu eklemek istiyorum. bazı kadınlar vardır ki, gerek o zamanki serkeşliği, gerek tezcanlılığı ile boşandıktan sonra şu sözleri söylemişlerdir: ''belki bana iki fiske vursaydı, yuvam yıkılmamış olurdu.''

    elbette islam'da kadının dövülmesinin şartları olduğu kadar, bir adabı da vardır. sopayla falan yapılmaz, yüze vurulmaz, kaba ete avuç içi ile vurmak suretinde olur vesaire gibi. ideolojileri ve akıllarının almadığı islam teolojisine saldırma hevesleri nedeniyle, zerre değer vermedikleri, her fırsatta yatağa atmak için çabaladıkları kadınları, bir anda baş tacı eden hayasız zihniyete lanetler olsun!
    3 ...