atam izindeyiz fatih sultan mehmed

entry13 galeri
    16777215.
  1. "istanbul’un sokaklarına, sınıflarına, cafe önlerinde çiğ kahkahalar atarak boşluğa düşenlerin mekanlarına, gazeteleri günlük fallarını öğrenmek için lime lime eden aklı sarışınların ve fikri kararmışların takıldığı yerlere seni arayarak girdim bugün.
    Yoktun Fatih…yoktun.
    Konser salonlarından yozluğun nakaratlarıyla ayrılan, seni hayat bilgisi kitaplarında bir kez gördükten sonra bir daha hiç hatırlamayan,çok modern gençliğin içinden istifa ettim bugün.
    Tek başımayım. içimde küçük bir atlıyla kalbine siyah batırılmış bir bankın üzerinde sensizliği seyrediyorum.

    Teneke kutulara tekma atan özgür kızlara, eve bedenleri uyuduktan sonra dönen erkeklere ,modernliği köhnelikle karıştıran tenha kafalara
    acı acı gülümseyerek yürüyorum
    Mahalle aralarında yakışıklı oğullarının gençliklerine beyhude methiyeler dizen babalardan,
    Kaldırımlara oturup kızlarının kadife sesleriyle övünen annelerden pembe kompozisyonlar dinleyerek kırılıyor kalemdeki kalbim
    Ve sana karşı mahcup olmuş bir kağıdın üzerine düşüyor utangaç harflerimin küçük adımları

    Otobüs duraklarında saati soran yaşlı adamlara, kulaklarına taktıkları tıpaları işaret ederek cevap vermeyen merhamet iskeleti gençliğin içindeyim ve dışarı çıkmak istiyorum Fatih
    Dışarı çıkmak istiyorum.

    Sınav öncesinde oyalı yazmalar takarak türbe önlerinde test çözenlerden
    Bütün şıkları doğru cevaplanmış hurafe problemlerinden, dedeleri gelince odayı terk edenlerden,

    Vitrinde gördüğü sahteliğin aynısını alamadığı için depresyona giren gençlikten,

    Asitli içeceklerin yanında estetik çöplüğüne dönmüş hamburgerler yiyerek

    Ekmeğin ve zeytinin olduğu masaya beyin bükenlerden,
    Üç-beş popüler kitap okuyarak “üstad” diye çağrılmayı bekleyen entelektüelleri muşambaya dönüştürenlerden hepsinden ama hepsinden dışarı çıkmak istiyorum Fatih.

    Sen surların saçlarını kılıcıyla tarayan, şeytanın kasvetine kalbinden tekbir oklarını çıkarıp çıkarıp saplayan, atlıların alnındaki secde izini takip ederek ilk hücumda nefsin kalesini yıktığı Fatih, denizin hırkasından o karanlık gemileri kolay bir düğme gibi çözüp atan, her sözcüğüyle düşman toprağının dizlerini titreten, her duasıyla istanbul’un gönlünü gülümseten Fatih.

    Bugün cebimden çıkardığım kurşun kalemimi uykudan kaldırdım. Vakit cesetlerinin içinde bulmaca çözmekten bıkmış kalemim,sana senin gibi uyandı. Ve hiç bu kadar düşük yakalamamıştım kendimi…

    Hiç bu kadar ayakta bekletmemiştim kalemimin damarlarını .ve kılıcının değdiği yerlere kalemimle dokunacağım hiç aklıma gelmemişti.

    Senin bıraktığın istanbulla fethettiğin istanbul arasındaki 1453 farkı içimi dökeceğim hiç hatrımdan geçmemişti.
    Gömleğinin kan lekesi değmiş asaletine karşı,gömleklerini konser salonlarında yırtan,
    tekbir getirmekten yorulmuş yakuti sesine karşı,hit olmuş parçalarla ucuzluğun tezahuratını yapan cırtlak kalabalıklardan sana yazmanın mahcubiyetiyle
    Bu gençlikten uzaklaşıyorum.

    Ama sen yine sen yine de bizi ve istanbulu bıraktığın gibi hatırla Fatih.
    Çünkü Cennette fethedilecek yerler seni bekliyor!… "
    4 ...