bir akşam mahallede gençler toplanmış, ikişer bira alınmış, titrerken içilmeye çalışılıyor ve aynı zamanda yalanlar gırla gidiyordur. yüksek sesle gülmeler, yalanlara inanmalar ve balkonları kesmeler derken, bir abimiz balkona çıkar ve yaşları 20 - 30 arası değişen sekiz yahut on kişilik grubu azarlar. grup ders çıkarmamış olacak azardan ki devam eder gürültüye. saat gece yarısını geçmiş tahammül son noktaya ermiştir. asabi ağabeyimiz polisi aramış ve şikayet etmiş. polis arabasının lambasını sezen herkes ufaktan yollanmaya hazırlanır ki araç hızlanır. herkes kaçma moduna girer. girer girmesine de grubun en saygın ahtapotu tavuk karası hastalığı yaşayan bir kardeşimizdir. (bkz: tavuk karası)
herkes bir anda ortadan kaybolur, kendine polise yakalanmayacak bir köşe bir çöp konteyneri arkası bulur ve sessizden beklemeye başlar. tavuk karası olan arkadaş çok uzaklaşamamış ve etrafa kesik atan polisin 15 metre ötesinden seslenir,
-nazıımmmmmmm, iyimi bura, görürlermi hacııı
(saklandığı yer sokak lambasının dibidir. gecenin karanlığında görünen tek şey. saklanan herkes gülmeye başlar ve polis affeder, evlere dağılınır.üzerinden 6 sene geçer ve sözlükte yazılır) .