mogolistan'ın dünya sinemasına armagan ettiği genç sinemacı b. davaa "sarı köpegin yuvası"nda binbir güçlükle şehirden alınan naylon tasın süt kazanına düşmesiyle nasıl bir anda kazanın dibinde eridiğini göstermektedir, bir karede. kadının büyük bir beklenti içinde elde ettiği tas yitip gitmiş bununla da kalmamış evin temel geçim kaynağını sağlayan süt kazanının dibine eriyen naylon yapışmıştır.
sonsuzluğa uzanan bozkırda çadır-ev hayatının mükemmel bir gösterimi olan belgesel-kurgu film bu evde-tabii aslında hayatımızda- "naylon"un nasıl bi "şey"e sahip olduğunun açımlanması bakımından önemli bir işaret sunar.
elbette yazının hakikatiyle, hayatın hakikati farklıdır. ama bu farklılık "sahtelik" içermez, içermemelidir. mesele:
"süt kazanına düşen naylon tas"
meselesidir, aslında. önceleri mika, melamin ve giderek naylona dönüştürülen eşyalar, hayatlarımızın birebir göstereni de olmuştur, bir bakıma.
a.ş.k. plastikleşen bir hayatın kısaltması olabilir mi?