sıkı bir "kabir tutmayanlar" izleyici olarak yine karşınızdayım. mid-season finale yapan dizimiz hakkında görüş belirtmek üzere arz-ı endam etmekteyim. evet, geçelim incelememize. çizgi-romanı okumadım. diziyi güncel takip edenler spoiler'ı gönül rahatlığıyla okuyabilirler.
--spoiler--
ulan şu valiyle kızına tek üzülen ben miyim? babalık nedir henüz tadamadık ama içim acıdı lan herife. kızı için umutlanıyor, onu yeniden sevmek istiyor. senaristler de ayrıca düşünmüş bunu. yani öyle türk filmlerinden alıştığımız gibi "tip" kavramı yok ortada. vali de "karakter" özelliği gösteren bir rol. vay anasını duygulandım herife. kızı da tatlış bişeymiş zamanında fotoğraflardan gördüğümüz kadarıyla. yazık.
merle ile daryl biraderlerin karşı karşıya geldiği, bakıştığı an yerimde duramadım heyecandan, kalktım ankaranın bağları eşliğinde küçük bir potpori sergileyip yerime oturdum devam ettim. ayrıca merle'in "governor"ın kendisini ihanetle itham etmesine karşın herhangi bir itirazda bulunmaması garip geldi. yapmadı di mi lan öyle bişey. en azından biz öyle gördük dizide.
bu arada gittikçe kevaşeleşen andrea'da en sonda daryl'ı görünce "bişeyler yapmalıyım amk" yüz ifadesine büründü. en azından hafiften hafiften yüklen yüklen öhöm. hafiften adam olmaya başladı diye düşünüyorum. yalnız o valinin bakışlar ne öyle amk. daha doğrusu artık bakış diyelim malum göz olayı. korkutucu.
michonne reyizinde minik penny'yi doğraması hoşuma gitmedi, soğuk duş etkisi yarattı. ne istiyon lan kızdan? hayır abi, objektif olsak bile o kızı öldürmesi için sebep göremiyorum ben. neden amk neden? neyse...
-ışıklar açılır-
bu arada baştaki yabancı insanların girdiği yerin bizim elemanların kaldığı hapishane olduğunu anlayamayan tek kişi ben değilim di mi lan?
bu arada son not: hapishanedekilerin duyduğu inleme sesleri her türk erkeği gibi beni de "oha bizim süper mario * acaba carol'ı mı götürüyor lan" düşüncelerine sevketti. teşekkürler.
--spoiler--