olaya iki açıdan bakmak lazımdır aslında. bir dış etkenler, iki olayın öznesi.
dış etkenler deyince ne gelir akla hemen? hava gelir. hava ya fazla güzeldir, evde oturup ders çalışmak için, ya da fazla soğuktur ve bunaltıcıdır, yine ders çalışma isteği oluşması için. dolayısıyla, hava etkeni önemli olabilir.
başka bir etken, arkadaşlardır. eğer arkadaşlarınız ile birlikte yapabilecek bir etkinliğiniz varsa, -ki beraber ders çalışma istisnası dışında-, ders çalışmak işkence olur. onların eğlendiğini ya da en azından beraber olduğunu düşündüğünüz sürece ne konsantre olabilirsiniz ve ne de sakin. o zaman, arkadaşlarınızın da ders çalıştığından emin olmadan, ders çalışmaya başlamanız yine hüsranla sonuçlanabilir. arkadaşlarınızla beraber çalışın.
dış uyarıcılardan bir diğeri de elbette dijital ortamlardır. yani bilgisayar, televizyon gibi. bu teknoloji harikası ürünler, sizin keyfinizi yerine getirdiği için ve insan doğası da bu keyfi sürdürme eğiliminde olduğu için, bunu sonlandırıp, onlara kıyasla daha sıkıcı ya da çok sıkıcı olan ders çalışma eylemine girişmezsiniz. ders çalışmak yerine, msn messenger'da ya da tv'de saatlerce mal mal zaman harcarsınız, ama yine ders çalışmazsınız. bu gibi dış etkenleri kapatmak da ne yazık ki tam anlamıyla başarı getirmez, çünkü ilk fırsatta yine gidip açarsınız, açmak istersiniz. ne yapacaksınız peki? eğer laptop ise makineniz, mesela kuzeninize verin götürsün evine 1 günlüğüne. eğer masaüstü ise, o zaman da güç kablosunu evden birine ya da yine bir yakınınıza verin. "teknik olarak olanaksız" duruma gelince onlarla ilgileneniz, işte o zaman ders çalışırsınız, hem de aslanlar gibi.
dış etkenler dışında bir de bireyin kendisidir olayın merkezinde olan. eğer canınız istemezse, ne yaparsanız yapın ders çalış(a)mazsınız. sevgiliniz arar, buluşalım mı der, hiçbir şey yokmuş gibi giyinip çıkarsınız. "nasıl olsa daha zamanım var" diyerek ertelersiniz, sonra üşenirsiniz ve en sonunda da vazgeçersiniz, yani dolayısıyla kaybedersiniz. bu yüzden, önce ders çalışmanın gerekliliği ve güdülenmeyi isteme konusunda ikna olmuş olmanız gerekir. bitirilmemiş ödevler beyni her zaman meşgul eder; aksine, bitmiş ve hatta iyi sonuçlanmış görevler ise insanı öyle bir rahatlatır ki, bir sonraki çalışmalar için teşvik bile eder.
özetle, diyebilirim ki, ders çalışmayı bir engel olarak görmeyin, aşılması gereken bir basamak olarak bakın ve mümkün olan en kısa sürede ve en iyi çaba ile bitirin! sonrasında yaşayacağınız keyfi size ders çalışmak yerine yaptığınız çok az şey verir.