--spoiler--
aşağıda okuyacaklarınız birinci ağızdan dinlediğim, bi psikiyatristin pkk itirafçısıyla psikolojik görüşmesi sırasında edindiği bilgilerdir.
ilkokula gidiyormuş henüz. fakirlermiş. çoook uzaklarda, en doğudaki şehirlerden birinin ufak bi köyünde yaşıyorlarmış. kalabalık bi ailesi, sevgisini hiç göstermeyen bi babası varmış. dikkat çekmek için yaramazlık yaptığında, ki öğretmenlerin de müdürün de babasının da aynı anda ilgisini çekebiliyormuş o zaman, babası okula geliyormuş.
önemli hissediyormuş kendini.
onca insan onun için toplanıyormuş ne de olsa.
bi gün köye tübitaktan adamlar gelmiş,
(eskiden, belki bundan yirmibeş otuz yıl önce tübitaktan görevliler şehirleri ve köyleri dolaşıp, ileri matematik soruları sorup zeki insanların yolunu açıp eğitim veriyorlarmış.)
o güne dek çözülmemiş bi matematik sorusunu çözmüş çocuk. o büyük adamlar çocuğun babasını çağırtmışlar hemen. müdür, adamlar ve öğretmen müdürün odasında bekliyorlarmış babasını, adam gelmiş,
kalabalığı görünce bu kez kötü bişiyler yaptığını düşünerek çocuğu dövmeye başlamış. durduramamışlar uzun süre.
çocuk ertesi gün kimse uyanmadan kaçmış.
büyük adam olamamış.
istediği tek şey sahiplenilmek, bişiyler başarabildiğinin görülmesiymiş aslında, bi işe girmiş, çalışmış şehirde, kimse bağrına basmasa da kazanmış, yaşı gelince de askere başvurmuş hemen.
askerde herkesin birlik olduğunu, tek amaç altında toplandığını söylüyorlarmış yıllardır.
giderken aklında artık ailesi olacağı fikri varmış.
dizilmişler.
kmutan bi adım öne çıkartmış.
ismini sormuş.
sonra nereden geldiğini.
'kürt müsün türk müsün?' demiş.
şaşırmış.
'kürtüm ama türkiye cumhuriyeti vatandaşıyım' demiş gururla. bu ülkeye ait olduğunu söyleyebilmenin haklı gururnu yaşadığını sanarken tokat gelmiş önce.
sonra ölesiye dövmüş komutan.
askerden defalarca kaçmış.
yıllarca ait sandığı herşeye ait olmadığını düşünmüş her seferinde. uzamış askerliği.
tezkeresini aldığı gün,
gitmiş,
pkkya katılmış.
--spoiler--