türklerin dünya çapında barşarılara kedinin ciğere baktığı gibi bakmasının sebebidir. futbol veya basketbolda bu çok bariz görülür. taş gibi takımla sahaya çıkarsın, peynir gibi takım gelir seni tokatlar. finallere kalırsın, "yok amk ya yeter dizlerimin bağı çözüldü" psikolojisine girer havlu atarsın. ulan oraya kadar gelmişsin, bitir işte. yok, çözülür hemen. her türlü yetenek gerektiren işte bu böyledir. bundan kurtulmak için çok iyi konsantre olmak, motivasyonu yüksek tutmak falan filan gerekiyor sanırım. ya da şansın yardımıyla türkleri toplum olarak yerinden oynatacak bir iki başarının elde edilmesi gerekiyor. misal dünya kupası. ondan sonra türk sporunu kimse tutamaz diye düşünmekteyim. bilim ve teknoloji, kültür ve sanatı da bu sportif başarıdan başkası tetikleyemez gibi geliyor bana. çünkü bu alanlarda alınan başarılar münferitte kalıyor ve dişin kovuğunu doldurmama hissi yaşatıyor. *
hepimiz kendi küçük çöplüğümüzde kralız ama ulusarasını siktret farklı bir mecrada müsabakaya dahil olduğumuzda bile "vay amk ya ne taşaklı adamlar varmış" psikolojisine giriyoruz. ulan dümbük, senin o anki halin ne ki. sen bi yarış, o yarışa kendini ver, esktra motivasyona odaklan, bırak rakibi. hiç açığa çıkmamış potansiyelin patlaması lazım yarışırken. antremanda, evde 5 yapıyorsan orda 6 buçuk yapacaksın. sıçmak da var tabi. kabul ederek giriyorsun oraya. yok ama işimiz olmaz. karşıdakinin kaslı götünü, cin bakışlarını falan izleriz biz.