griden bahseden ahmet altan'ları bile siyah-beyaz ikilemine hapsetmekte üstümüze yok; bu başlık en azından bu tarzdaki düşüncelerin ortaya dökülmesini sağlamıştır;
kendisini ülkesine, insanına karşı sorumlu hisseden bir yazarın, hislerini ve düşüncelerini satırlara dökme biçimidir, kendine özgü üslubu olan bir yazarın yapması gerekeni yapmıştır; **
"çıkabilir" diyor, "çıkar" demiyor, çıkmasını istemiyor; yaşamın, birinden öbürüne akmasının binlerce şartı vardır; önemli olan bu uyarıyı doğru algılamak, meseleyi küçümsememek, ideolojik koşullanmalarımıza ve politik ihtiraslarımıza kurban etmemektir; sorun esas olarak bunu engellemektir, yazarın asıl amacı da budur;
ahmet altan'ın savaş karşıtı olduğu biliniyor *, bu ortamda seçtiği sözcükler, dile getiriş biçimi, ihtimaller üstünde durması; tutarlı bir düşünce serüveni ve etik, estetik sağlam bir duruşun ürünüdür;
söylenenleri beğenmeyebiliriz, hakkımızdır ancak bu başlık, suyun üst başında olduğu halde kuzuya, onu yemeğe kararlı kurt edasıyla, "suyumu bulandırma" der gibi olan yorumları hak etmeyen bir yazarın başlığıdır; aradan yıllar geçtiğinde, geriye dönüp hak verme ihtimalimizin yüksek olduğu bu yazısı, kanımca daha sakin, daha az ideolojik ön-yargıyla, daha bilimsel kuşkuculukla bakılmayı gerektiriyor. yoksa ilerde çocuklarımız, onu yeterince sabırla dinlemediğimiz için bizi suçlayabilirler.