--spoiler--
öncelikle zirveyi düzenleyen herkese ve zirvede hoşgeldin diyen hamile ablaya teşekkürler. umarım doğacak kardeşimiz sağlıklı ve uzun bir ömür yaşar. bu akşam ki sigara dumanından da zarar görmemesi tek temennim. ben alerjik astım hastası olarak gördüm şu an kafamdaki fanustan yazıyorum. ilk defa aktif bir sözlüğün zirvesine katıldım maalesef erken kalktım 23:30 (geç kalınca babam beni tetris çubuğuyla dövüyor o yüzden ben hiç tetris oynarken çubuk beklemedim "lan bu parantezin içini öyle bir geyikle doldurasım var ki neyse") çok insanla tanışamadım buna mekanın akustiği ve benim profesyonel bir asosyal olmamda etkindi. masada ayağa kalkıp sol kolumu yere paralel olarak uzatıp birim momentte çevirince kolumun alanında kim kaldıysa o kadar kişiyle tanışabildim. konuşabilme veya duyabilme konusuna konusuna ayrıca değineceğim. tanıştığım insanların nickleri kalmadı aklımda etiketler çok hoştu, çok güzeldi ama küçüktü bana kalsa müteahhit tabelası gibi yapardım. hiçbirini okuyamadım koca gece. ilk tanıştığım kişi italyanca nicki olan biriydi beşiktaşlıydı iyi adama benziyor kavga çıksa çağırılacak cinsten, karşımdaki abla galadriyele benzeyen biriydi ama bu aralar bana herkes galadriyel her şey arven herşeyimsin arwen* diğer abla ise gayet ilginç biriydi tıpkı metrobüs gibi uzun ve kalabalık olan masada gezmedik yer bırakmadı bu kadar sosyal insan görmemiştim hayatımda. "senin nazını sikeyim" diye bir küfürde yedim ilk defa küfür yiyen biri değilim ama ilk defa bir bayan benim biricik nazıma sövdü ama olsun telefonuma tuz dökülünce (lan cümle içinde kullanmak bile saçma geliyor amk koca tuzluk telefonuma döküldü) bu abla telefonumu temizledi aro. gürültüden tam anlayamadım ama ilişkilerini açıklayan abiyle ablanın beraberlikleri de en az hoşgeldin diyen ablanın bebeğinin ömrü kadar uzun olur inşallah. bir gözlüklü abi vardı o kocaman l masanın her metrekaresini oynayarak gezdi. masaya çıkıyordu tuttular hayatımın tek bir anında bile onun kadar mutlu ve umarsız olamadığım için kıskandım valla ne diyeyim ayrıca nickim için yaptığı çok orjinal betimlemesi için teşekkürler. birde saba tümeri mezara sokup çıkaracak sivrilikte kahkaha atan abla vardı masa büyüktü, herkes uzaktı tanışamadım hiçkimseyle.
zirveyi düzenleyenlere tekrar teşekkür ettikten sonra gelelim yılların getirdiği gurmelikle mekanı eleştirmeye. ben organlarımı bağışladığım için onları korumak maksatlı alkol kullanmıyorum hepsi emanet sayılır. hatta kolayıda sek içmem kolay kolay. o yüzden mekanı tebrik ediyorum bana bursa sınırları içerisinde beş liradan 330 ml'lik kola gömen ilk yer olarak kişisel tarihime geçtiler. lan işin parasında değilim. ben karapınardaki pavyonda o parayı dansöze takıp memesini ellemiş adamım. anlatmak istediğim o kadın o beş lirayı kolay kazanmıyor.* benim matematiğim çok iyi değildir hesaplamalarımı para alırken parmak hesabı ile sayarım para verirken bekar hesabı yaparım. yani bekar hesabına göre ben 24 tane kola içeceğime o parayla rusa giderim. litre hesabını hiç yapmıyorum bile ben realistim. ortamdaki samimiyetin sıcaklığından olsa gerek içerisi bu
havada bile hep sıcaktı. bu çok güzel birşeydi. o camlara kullanma kılavuzumu takacaksınız ne yapcaksınız bilmem ama müdahale gerekli açmaya çalışanın elinde kalıyor. en sonunda arkamdaki camları komple söktüler zaten böbreklerim üşüdü şu an diyaliz makinasından yazıyorum. yalnız o pastayı sıradan bir çeyizdeki yemek takımı parçasıyla eşit sayıda bölen kişiye de tebrikler.
gelelim gecenin yıldızı piyanist şantör abiye. kafamın içine öyle bir girdin ki hala içerlerde abi söylüyor adnan şenses oynuyor amk. yemin ederim abide ki özgüven bende olacak; bil gates'in kapısına dayanıp "hani lan maili paylaşırsak servetinden bir parca verecektin deyip payımı alır gelirim. kendime yarattığım paralel orta dünyada kış gecelerinde boza bile satamayacak adam burda şarkı söylüyor. benim doğuştan gelen işitme kaybım var yani bu abinin sesi
bir nevi filtreli geliyor bana ve ben bu filtreye rağmen rahatsız oluyorsam diğer insanları düşünemiyorum bile. rahatsız oldukları yüksek sesli konuşmalardan belliydi hatta yanımdaki peçete temalı* nicki olan abla konuşunca hep ben yapmadım diyesim geldi resmen fırça atıyordu sanki. peçete dedim de bir ara masada yazılı peçete dolaştı ve iç çamasırın da son buldu yolculuğu onuda okuyamadım.
son olarak yazdıklarımı ciddiye alıp bana atılan mesajlara dönmeyebilirim bilin ki içimden küfür ediyorum. nerden kapanıyor bu mesaj zımbırtısı?
psikoloğumun da dediği gibi topluma ayak uyduramama sorunum devam ediyor bende birleşmiş milletlere katılan gözlemci üye gibi takıldım koca gece. ama insanları sebep yokken bu kadar eğlenmesi iyi bir şeydir bir gün belki bende yaparım.
-neyse yatma zamanı geldi değil mi olriç?
-......
-yuh amk iç sesim bile çoktan uyumuş.
--spoiler--