"türkiye'de askere bok atıp rahatlayan kesim" olarak durumu ele almak "tepkisel indirgemecilik" olarak adlandırılabilir. zira dünyanın hiç bir yerinde, hiç bir aklı mantığı çalışan insan, durup dururken bir devlet kurumuna karşı husumet besleyerek o kurumu nedensizce küçültmeye, bu manada "bok atmaya" çalışmaz. ancak eğer biz yapılan eleştirileri "bok atma" olarak kodifiye edersek, bu halde tartışmayı "bok atan blanca" ve "atılan boku sıvazlayan ryu" rolleriyle kısıtlayacağımız için "teşkilattan küçük berkay" kahramanlaştırmasına soyunabiliriz. hakikat de budur, "kimse de bok atanları sevmez, ondan haklıyım, 1-0" diye tartışmada öne geçmekse her durumda gerçekleşmiyor, insanın arkasına yapışıveriyor.
baştan başlayalım türk silahlı kuvvetleri, türk devletinin organize dış güvenlik birimidir. varoluşunun amacı devleti dış unsurların yapacağı saldırılara karşı askeri alanda korumaktan ibarettir. bunun için de gereken kaynaklar kendisine bütçeden ayrılır, kendisi de kanunla belirlenmiş yetkilerini, kendi organizasyon ve idari şeması içerisinde kullanır. doğrudan hükümete bağlıdır. zira, halkın, halk tarafından halk için yönetildiği rejimlerde (kısaca demokrasi diyoruz) hiç bir unsur açıkça halktan almadığı bir yetkiyi kullanamayacağı gibi, hiç kimse de halkın denetiminden ve seçiminden muaf değildir. genelkurmay başkanlığı hiyerarşik otoritesine rağmen sivil kurumlara bundan bağlıdır.
o halde halk ve kamuoyu denetimine de açık olmak zorundadır. kamuoyu denetiminden ve eleştirilerinden muaf tutulmuş bir tsk en başta, hesap vermek zorunda olmadığından başına buyruk, keyfi davranabilecek, kendisine verilen kaynakları doğru kullanmak zorunda olmayacak üstelik herhangi bir noktasında bir zaaf varsa bunun da ortaya çıkması mümkünatsız hale geleceğinden güvenliği sağlama görevini yerine getiremeyecek, dahası elindeki üstün askeri güç sebebiyle halka karşı da bir tehdit haline dönüşebilecektir. temelde atomize bireylerden oluşan bir toplumun içerisinde yer alan eli silahlı, örgütlü bir askeri güç önce o toplumda "iktidar" dengelerini alaşağı edeceğinden bundan denetime açık olmalıdır. nitekim öyledir.
kamuoyu denetiminin birincil unsuru "eleştiri" ve "düşünce ve ifade özgürlüğü"dür. yani bu ülkeyi korumakla yükümlü olan tsk, bu ülkeyi bu ülke yapan değerleri, demokratik, sosyal, laik, hukuk devletini de korumak zorunda olduğundan, demokrasinin gereği olan "düşünce ve ifade hürriyeti"ni de korumak durumunda olacak, bu hürriyeti korumanın bilinen tek yolu olan pratikte gözlenmesine de mani olmayacaktır. mümkün değil.
bu halde birilerinin tsk'yı şu veya bu sebeple eleştirmesi hem tsk'nın savunduğu ülkenin temel değerlerinin gerçekten varolduğunu gösterdiği için "doğal" hem de olması gerekendir. eleştirilecek şeylerin yalnızca reçeller, turşular ve "tarkan" olduğu sanrısı ise burada kontrasttan başka bir şey değil.
tsk'nın eleştirilmesini "tsk'ya bok atmak" olarak yaftalamak da izanla bağdaşır bir şey değil. sorular net "birincisi bok atmakla ifade edilen eleştiri hangisi?" "iki- bu eleştiri hangi nedenle haksız?" "üç- bu eleştirinin yapılmasında hangi nedenle kötü niyet var", "dört bu kötü niyeti biz ne şekilde ispatlıyoruz" hepsi muğlak. iddianızı ispat için gereken bu izahatları yapmıyor ve insanları zan altında bırakıcı şekilde "orospu çocuğu" diye yaftalayıp bir de hiç bir neden göstermeksizin onların ifadeleirni değersizleştiriyorsanız da benim bildiğim kadarıyla "bok atmak" zaten bu manaya geliyor, bok atan da sizsiniz. üstelik tsk'nın savunduğu, türkiye'yi de değerli yapan değerleri kullandığı için insanları "bok atıyor" diye itham etme "bok atmasını" yaptığınız için bizzatihi "anayasaca kabul edilmiş değerleri" aşağılayan kişi pozisyonuna düşüyorsunuz.
kalkalım, tsk eleştirilecek tabi, kimse rahatsız olmasın, zorla askere alınıp şuralarda ve buralarda ülkeyi savunmak için ölenler de tsk yönetim kademesinin eleştirilmemesi kutsiyetini yaratmaz. tsk yönetim kademesi bundan büsbütün farklı bir şeydir ve siyasete karıştığı ölçüde de eleştiriyi hak eder. zira bir demokraside atanmışların seçilmişler üzerinde belirleyici olması kabul edilemez, tam tersi ise doğal olandır, olması gerekendir. o olsun.