saffiyane bir durum, insan inanıyor ki bekaret zarına endeksli rekolte belirlemeler, "bozulma" fiiliyle sevişmeyi kastetmeler artık utanılacak, yerin dibine girilecek, böyle "aman abi ne dedim ben" dahi değil akla dahi getirmeyecek bir psikoloji bulunsun. mümkün değil. bütün türkiye el ele veriyor, kızlarına bakıp türbanından sorun, bacak arasından değer, mini eteğinden kuyruk sallama, kahkahasından şuhluk, rujundan fuhuşa davet çıkartıyor. şu içinde bulunduğumuz çukurlaşma algoritmasından da bundan bir türlü çıkış olamıyor. büyük sorunlar yerine ikame edilmiş ve hep başkalarının hayatlarıyla ilgili subjektif etik sorunlara odaklanma da bir türlü sıhhatli bir toplum içerisinde yaşama olanağını bizlere vermiyor.
öyle de çifte standartçı ki bu algı, değerini bacak arasına hapsetmiş, saygıyı külod içine gömmüş bir şekilde ölçme yaparken diğer taraftan "hatun olsam kesin orospu olurdum", "kız olsam kesin verirdim" cümleleri ortaya saçılıyor. "kadın" hani ayrı ayrı insanların neticede toplandığı bir küme değil de, toplamı belirli standartları karşılamak zorunda olan bir fabrika. ama biz o kümenin elemanı olunca çifte standartlar ortaya saçılıyor. tanımı da böyle verince, envai çeşit örneği şu gamda geçiyor, başka bir faza yol alıyorum, burada da karşılaştığımız ve artık bir klasik haline dönüşen başkasının yaşam biçimini belirleme, bir çeşit fundamentalizmdir. burada köktenciliği yaratan şey, diğerinin yaşama biçimini aşağılayarak, yok etmek, baskın kötüleme ile o yaşam biçimini, ortak yaşam biçimlerinin bulunduğu toplumsal arenanın dışına çıkartmak gayesidir. siz karşıdakine "değersiz" derseniz bu dakikadan itibaren tartışma "dialog" üzerinden değil "kavga" üzerinden gideceğinden netice de ancak "yok etme" ile gözlenir. kelamın sonu, beraber yaşamanın temel şartı olan rasyonelize edilmiş yaşama kültürlerinin izahatla nedenselleştirilip tartışılması rafa kalkar "sen iyisin", "şu kötü" western filmi estetiğinde çatışma doğar. çatışma nihayetinde de erilecek şey birbirine husumet besleyen insanlar yekünü, işlemeyen bir sosyal sistem, pıtrak gibi çoğalan sahte sorunlar.
neden? çünkü insanları, kafalarını basmayacak şekilde var eden ve onları kafaları basmayıp da ezberden geleneği tekrar etmeye yönelten, bunu yaptığı sürece de ödüllendiren bir sistem var. sen bu sisteme uydukça "değer" görüyorsan, hop sistemin en azılı idiotu haline dönüşüp kutlu varlığını şenlendiriyorsun. senin şenlenişin başkalarına hakaret etmeye ve diğer yaşam tarzlarını aşağılamaya hak veriyor mu? nanay. o saatten sonra da kutlu yalnızlığınla, ben nerede hata yaptım sularında yaşayıp gidiyorsun.
yapma kardeşim. "bence" de bari. idiotluğun çatışmaya dönüşmesin.