dilin de yaşayan bir organizma gibi sürekli dinamik bir değişim içinde olduğunu düşünürsek, binbeşyüz yıl öncesinin arapçasını bugünkü arapların bile anlamadığını söyleyebiliriz.
bir de daha önce görev yaptığım yere dört tane kuveytli stajyer öğrenci gelmişti. bunlara eğitim materyali ve sınav kitapçığı olarak arapça kitaplar verildi ama hepsi sınavlardan çaktılar. söyledikleri şeyse : "arapça konuşulan tüm ülkelerde arapçanın zilyon tane farklı diyalektiği olduğu ve en saf bozulmamış arapçanın suriye diyalektiği olduğu, kendilerine sınavda verilen soru kitapçıklarının da suriye diyalektiğiyle hazırlandığı ve bi bok anlamadıkları yönündeydi.
bir de islam dünyasına bi bakın amk. bir tarafta taliban, kuranı ve islamı nasıl algılıyor, diğer tarafta iran, suriye, türkiye, hepsi kafasına göre takılıyor. ne demişler : kutsal kitapları okuyup anlamayan dindar olur, anlayanlar ateist.