kafadaki her şeyi netleştiren güzellik. bugün tanıştık kendisiyle ve bana bugün "ders dinlemek" neymiş nasıl olurmuş bunu öğretti. biriyle konuşurken başka bi şey düşünsen bile netsin. yani aynı anda farklı şeyler düşünsen bile, ayrı kulvarlarda düşüncelerini ilerletebiliyorsun. bunu yaparken de konuştuğun adamın ruhu duymuyor, ne söylediğini defalarca sormana gerek kalmıyor mesela. evet bugün sapık gibi bunları denedim insanlar üzerinde. hatta iş bu entrynin de tamamen deneme amaçlı yazıldığını söyleyebilirim. normal şartlar altında şimdiye kadar otuz kere yazılmış silinmiş sonra yazmaktan vazgeçilip sözlük, bilgisayar, ışık filan kapatılıp gidip yatılmıştı. ritalin canmış evet.
ha şunu da belirtmek gerek ki eğer gerçekten sorununuz sadece ders çalışamamaksa bunun çözümünü ritalinde aramak pek doğru olmayabilir ki olmaz da yani. zira dikkat eksikliği okulun-derslerin yanında yaşantıda da gözlemlenebilecek bir şey. demem o ki ritalin benim kurtarıcım olur, tüm derslerden a alırım, ritalinle 4.00 ortalama da neymiş filan gibi triplere girmeden önce sorgulanması gereken şeyler var. tecrübeyle sabit ki muzdarip olunan şeylerin bir çoğu akademik dünyanın dışında yaşananlar oluyor.
tutmayın örnek veriyorum. mesela ayrıntılara dikkat edememek ya da deli gibi odaklanmak. bir ders saati boyunca projektörün ışığının nasıl yanıp söndüğüne baktığınız oldu mu hiç? benim oldu. en kötülerinden biri de karşınızda biri konuşurken dinler gibi gözüküp dinlememek. bunun da en vahim örneği annenin marketten bir şeyler istemesi olsa gerek. hayır üç şey istemiş kadın. ikisini elinde tutuyorsun, üçüncü için tüm reyonlara tüm raflara bakıyorsun "neydi bu? neydi?" diye. Eksik gedik götürüyorsun sonra, anne alışmış zaten. Sonracığıma, unutkan olmak ve bundan mütevellit devamlı bir şeyler kaybetmek. oturunca bile ellerin ayakların durmaması, çok söz kesmek, sıra bekleyememek, sorunun sonu dinleyemeden cevap vermek, dağınık olmak, her şeyden çabuk sıkılmak, çabuk bıkmak, sinema gibi uzun süre sabit durmak gereken yerlere gidememek, her yere geç kalmak ve bundan kaynaklı telaş, devamlı bir şeyleri ertelemek, sakarlık, sonucunu düşünmeden pat diye konuşmak ve aslında o an ağzından çıkan şeyi demek istediğinden de değil, sadece anlık bi boşluk. kitabın veya filmin ortasına gelip ana karakterin ismi hakkında en ufak bir fikre sahip olmamak. yine bence çok önemlilerinden karar verememek, harflerin veya sayıların yerini ters yazmak gibi yazım hataları yapmak, sürekli bir huzursuzluk hali, topluca bir yere gidildiğinde nedensiz oradan kalkıp gitme ihtiyacı ve belki de en belirleyicilerinden uzun süreli bir ilişki kuramamak gibi gibi. bana kalırsa kendinde bu tip farklılıkları gözlemleyebilmiş ve bunlardan rahatsız olan insanlar kendilerinin ve çevredekilerin ömürlerinden ömür götürmeden önce üşenmeyip bir psikiyatrla konuşmalılar.
bir de dikkat dağınıklığı olan insanlar aptal insanlar olmadıkları için * tüm bu sorunları engelleyici çözümler de üreten insanlar. hemen örnek tabi, ilkokul yıllarımdan beri yani 13-14 yıldır * her sabah kalktığımda okula gitmeden yapılacak şeyler maddelenmiş kafamdadır, ben 4 temel şeyi yaptığımdan emin olmadan çıkmam. üstünü giy tamam. çantanı hazırla tamam. saçını yap tamam. kahvaltı yap sonra git diş fırçala tamam. eğer ben bu 4 şeyi maddelemezsem evden çıkmam mümkün filan olmaz. hee üstünü giymeden mi çıkarsın deme, bir elimde diş fırçası bir elimde çorap boş boş dolanırım diyim anla sen ey bu yazıyı buralara kadar okuyabilmiş yüce insan. böyle çözümler de fark edilmesini geciktirebiliyor açıkçası, hayatı bunun gibi kısaltmalar üzerine kurulu biri olarak söylüyorum ki bu böyle.
velhasıl kelam, ritalin can, canan.
edit: o değil de bunun halüsinasyon gördürme gibi bir etkisi de olsa gerek. evet var gibi sanki. çünkü sınıfın ortasında kuş uçtuğunu sanmanın başka bir açıklaması yok gibi geldi. bilemedim.