kadın eski çağlardan beri ev işleri,bitki toplama,çocuk bakımı gibi görevlerle yükümlüyken, erkekte avlanma,eve pişirilecek bir şeyler getirme gibi vazifelerle yükümlüdür.gelişen dinamikler sayesinde sosyal alt yapı bulan birey gelişimini bu birikim doğrultusunda farklı yollarla devam ettirmektedir.fakat ataerkil bir toplum örneği olan türk toplumunda kadın sürekli şiddete ve ezilmeye maruz bırakılmıştır. bilimsel yollarla da erkeğin beyninin daha gelişmiş kadının ise ondan geri kalmış olduğu ispatlansa da kadınsız bir toplum düşünülemez ki ilerleyen yıllarda erkek neslinin tükeneceği belirtilmektedir. yeni dinamikler iktisadi bazı sorunları da beraberinde getirdiği için yapılan devrimlerle kadın da iş hayatında yer edinmiştir(kentli kesimde)eğer dinamikler bu tür sorunları getirmeseydi belki hala kentte dahil kadınlar ev kadını statüsünde kalırlardı. bilimsel verilere geri dönecek olursak kadının varabileceği bir noktanın varlığının şüpheli olduğu kanısını taşımaktayım.kadın ne kadar gelişmiş olursa olsun ,klitoris kadınlığını bırakıp rahmana ulaşsa bile örneğin adet dönemlerinde yine rahim enerjisinde olacaktır,aslında bir bakıma doğa kadının ilerlemesini engellemiştir.(rahim-rahman konusunda detaylı bilgi edinmek için nusret kaya''yı öneririrm) gelelim hukuki boyuta,türk osmanlı anayasal gelişmelerden günümüze aslında ilerlemeler eksikliklerle beraber gelişmiştir.örneğin eski türk imparatorlukları veya osmanlıdaki kadının siyasetteki rolünü düşünebilirsiniz. fakat günümüzde hala kırsal kesimdeki insanların eğitime, bilime uzak kalmaları, örf ve adetleri veya tabularını yıkmayı, düşünmenin anlamını bilmemeleri nedeniyle kadın olgusu kuluçkadan öteye gitmemektedir. bu tabloları görmek üzücü bir hadisedir.