çerkeslerin konu hakkındaki tavrı konusunda bir anlaşmazlığın var olduğu otorite, devlet değil.
Bu yazıyı yazıp yazmama konusunda epey düşündüm. Zira biliyorsunuz, hassas bir konu, nazik yaklaşılması gereken bir konu ama, konu Çerkesler olduğu zaman damarlardaki Apsuva ve Kabardey kanına engel olunamıyor. Her ne kadar yazının konusu bundan biraz daha uzak olsa da, benim gibi ''çerkesçilik'' sevdasına düşenler elbet kendisi için bir şeyler bulacaktır.
Neyse, bu denli göz yorucu bir girizgahtan sonra konuya gelelim. Filistin ve israil mes'elesinde biz Çerkeslerin rolü ne olmalı? Cevap basit. Ben bugüne kadar Filistin'lilerden bir iyilik görmedim ve Arap dünyasının geri kalanı aksine kültürümün onlarla etkileşimi de olmadı. Öte yandan, israil, Kiril alfabesiyle ve kendi adlarıyla yerleşim yerlerimizin isimlerini yazma/isimlerini verme hakkımıza bugüne kadar ve gönlüm ister ki bugünden sonra da saygı duymuş bir devlettir, öyle bir devlet olacaktır.
Terör örgütlerinin, içimizdeki ''islamcılık'' yanılgısı ve ütopyası peşinde koşanların dediklerine aldırmamalı ve Çerkes milleti olarak, tarihi düşmanlarımız (isimlerini telaffuz etmek bile istemiyorum o aşağılıkların, kan beynime sıçrıyor) olanlar tarafından finanse edilenlerin örgütlerine ve örgütsel propagandalarına göz açtırmamalıyız. Aksi halde hem biz Çerkes ulusunun dünya kamuoyundaki saygısı, hem de yerleşim yerlerine verdiğimiz isimler yitecek ve an itibariyle tüm dünyayı kasıp kavuran islami terörün uyduları olacağız, önceden olduğumuz gibi. Bizlerin yapması gereken terörün, kassam füzelerinin ve modernitenin karşısında olan bilgisiz-cahil takımının karşısında durmaktır, ama unutmayın ki, Çerkes kanı da yabancı devletlerin anlaşmazlıkları uğruna dökülmeyecek kadar değerlidir. Kanınıza sahip çıkın, kültürünüzü de unutmayın.
