Ukrayna'dan dönüşte, yanımda, el bagajımda iki tane BiRA ŞiŞESi vardı; BOŞ!!
Ben SALAK, kendime koleksiyon yapacak başka bir malzeme bulamamış gibi; dünyanın DÖRT BiR TARAFINDAN iÇTiĞiM BiRALARIN ŞiŞELERiNi topluyorum.
-- 65'imde emekli olunca, bir marangoz atölyesi açacağım kendime; belki de bir ferforje... Bu şişelere de boya ve benzeri KiMYASALLARI dolduracağım.
Kontrolden geçerken, el bagajımda iki şişe görüp, üzerim de ötme yapınca, çoğu zaman olduğu gibi ayakkabılarımı çıkarttım.
-- Şişeleri soran görevliye de, TÜM DÜNYADAN BOŞ BiRA ŞiŞESi TOPLADIĞIMI, BU YÜZDEN DE ONLARI YANIMA ALDIĞIMI anlattım. Arkadaş bana kuralları hatırlattı; o kuralları ben de BiLiYORUM; ama başka ülkelerde durumu anlatınca, sorunsuz geçiyorum.
-- Kharkiv'de KIYMETLi ŞiŞELERiMi ÇÖPE ATTIRDILAR; sonra da bir ızbandut polis geldi ve üzerimde iNCE ARAMA yaptı. Fazla ince bir arama.
------------
Bu arada, benim üzerimi arayan polise, gülümseyerek, yakası açılmadık (afedersiniz) küfürler ediyorum; o da bir şeyler söylüyor ama; ne ben onu ne o beni anlıyor. Arkamdan geçen Türkler de benim küfürlerimi duyup sırıtıyorlar.
--------------
Arama BiTERKEN, birden şunu farkettim. Üzerimde KEYiFLE taşıdığım, PALMiYE YAPRAĞINDAN ALLAHLI BiR KOLYEM var; bir süredir.
Seviyorum; hayatımda hiç aksesuar kullanmadım ama bu kolye hoşuma gidiyor.
Kolyem, içimde; dışarıda hiç olmuyor; görünmüyor.
Ama otelden çıkarken kolyemi unutmuş; geri dönüp aldığımda da kazağımızn üzerine TAKMIŞIM.
Çantamda ŞiŞE;
boynumda ALLAH YAZILI KÜNYE;
pasaportumda, iRAN VE SURiYE mühürleri.
3'ü bir araya gelince, evet, adamı böyle yapıyor işte...