"bazı" kesimin "hayvanat bahçesi" olarak gördüğü yerdir.
tipler her zaman aynıdır. jeepleri son model, kıyafetleri kim şık kim rüküş yarışmasından çıkmış gibidir. ama her zaman şık seçilip de bedavaya versen giyilmeyecek olanlardan. televole kültürüyle büyümüş insan(cık)lardır. çocuk esirgeme kurumu'nu ise işledikleri tüm günahları affettirebileceklerini düşündükleri yer olarak görürler.
büyük ihtimalle kurumun adını, bir konken partisinde, laf arasında "canan hanım"dan duymuşlardır. "canan hanım" gitmiştir ya, onlar gitmezse, bir sonraki konken partisinde anlatmazlarsa olmazdır.
gidip en pahalı oyuncakları alırlar. bilmezler ki; o bebeklerin, o cocukların oyuncağa değil, "sevgi"ye, "anne" sevgisine, "baba" sevgisine ihtiyaçları vardır.hayat onlar için bu kadar basittir işte.
arabalarından inerler sonra. öyle bir inerler ki; etraflarında televole kameraları var zannederler.
aldıkları oyuncakları verirler sonra; hayvanat bahçesindeki hayvanlara yem atar gibi.
elleriyle bile sevmezler çocukları; kirlidir ya onlar, anneleri yoktur ya yıkayacak. sokak köpekleriymiş gibi bakarlar "ayy ne tatlı şeysin sen" derler. bir de ağlamazlar mı? kendileri bile inanmazlar ağladıklarına. tribünlere yani "yukarıya" oynayacaklar ya.. timsah gözyaşı bile değildir onların ki, timsah gözyaşında bile şeref vardır bir yerde.
sonra.. sonrası hep aynıdır. ellerini bile çocuklara değmeden jeeplerine biner, bir sonraki konken partisini sabırsızlıkla beklerler ve bir daha geri dönmezler.
burası hayvanat bahçesi değil eyy insan(cık)lar. o kirlidir diye elinizi sürmediğiniz çocuklar ise köpek hiç değildir. gidin burdan, çekin o "temiz" ellerinizi cocuklardan. "umut" vermeyin onlara bir daha gelecekmiş gibi; gölge etmeyin başka ihsan istemez!!!