çocukluğu özlemek

entry74 galeri
    34.
  1. nasıl özlenmez ki çocukluk...yılların tazelediği bu denli yoğun bir özleme nasıl karşı konulabilir, keşkelerin aynı çatı altında toplandığı çocukluk nasıl özlenmez ki...
    uzun vadeli sıkıntılar yerine çok daha kısa vadeli sıkıntıların egemen olabildiği, akıp giden hayatın gösterdiği her türlü acıya karşın, yapılan bir yaramazlık sonucu popoya indirilen terliğin sebep olduğu acı ile sınırlanmış bir hayata duyulan özlem, hayatın her döneminde geçmişe duyulan özlemden çok daha farklı, her fırsatta başını kaldıran çok daha amansız bir özlemdir.
    orjinden uzaklaştıkça yüzleşilen zalimliklere, bencilliklere, günahlara karşın perdeyle pencere arasında kalmış bir sineği ,perdeyi cinayet aracı yapıp, pencerenin köşesine sıkıştırarak öldürme zalimliğini, misafir çocukları gelmeden en kıymetli oyuncakları akla hayale gelmeyen köşelere saklama bencilliğini, üst üste konmuş döşeklerin- yastıkların üstüne tırmanıp annenin sakladığı şekerlemeleri çalma günahını aramaktır. beğenilen kızla yakan topu oynama hovardalığını özlemektir en hızlı gece yaşantılarında bile...
    ne zaman baş kaldırıp iç gıdıklayacağı hiç belli olmaz. olmadık zamanlarda bir gülümseme eşliğinde bir anda akla düşüverir çıplak ayaklar kapı kenarlarında yukarı tırmanılan ,tarzancılık oynanılan günler. hayatın köşeye sıkıştırır endamıyla geldiği zamanlarda , bir tatil gecesi başın yastığa konulduğu andaki huzur anımsanır birden, yetiştirilmesi gereken işlerin stresi , ertesi günkü tırnak kontrolu için oflayıp puflayarak tırnaklar kesildikten sonra okul çantası hazırlanırken yaşanılan pazar akşamı stresini hatırlatıverir ansızın. pazar pikniklerinde büyüklerin oynadığı voleybola, futbola dahil olmanın gururu anımsanır, bir başına,sıkıcı geçen pazar günlerinde...
    her geçen gün kazanılan tecrübeler daha da hasret bırakır en tecrübesiz günlere. zaman geçtikçe özlem pekişir.

    çocukluk özlemi hep baki kalır.
    0 ...