bu arkadaşın olayı saflık falan değil, bariz karakter bozukluğu. daha önceki başka bir yarışmada da aynı küstahlığı yapmış olması da olayın "reyting" hesabı olmadığına inandırıyor beni. muhtemelen acun ılıcalı, bu kızın küstahlığının daha önceki örneğini de bildiği için yayına koymayı tercih etmiştir, zira kendisini ispat etmek için karşısına çıktığı jüriyle konuşmaları aşırı ukalacaydı ve bu tip olayların önüne geçilmesi için bu kızın teşhir edilmesi gerekiyordu.
olayı "pis acun, masum kız, o jüriye mi saygı gösterecek yea" salaklığından sıyrılıp incelersek, şunu söyleyebilirim. siz bir yarışmacısınız. yarışmayı kazanma iddiasıyla katılırsınız doğal olarak. yarışmayı kazanmak için ne yapmalısınız? birincisi jüriyi, ikincisi de yarışmayı izleyen insanları ikna etmelisiniz. yani burada hangi konumdasınız? alt konumda. çünkü ipler jüri ve sonrasında izleyenlerin elinde. siz malını satmak için uğraşan bir pazarlamacısınız. satacağınız şey ise sesiniz. ama siz ne yapıyorsunuz? evine gidip pazarlayacağınız malı anlattıktan, tanıtımını yaptıktan sonra ev sahibiyle laubali bir şekilde muhatap olmaya çalışıyor, artisleniyor, doğal olarak haddinizi hatırlattıklarında da kabahatinizle oturacağınıza, yüzsüz bir şekilde atarlanıyorsunuz. kendi kalenize gol atıyorsunuz yani. bu durumda ev sahibine iki seçenek bırakıyorsunuz; ya sizi siktir etmek, ya da sizi kibar bir şekilde siktir etmek.
bu arkadaşın popstar alaturka'daki jüriye karşı tavrına bakın, bir de dün akşamki tavrına. aynı ukalalık yine var, ama alaturka'da bu kadar yavşak değil. aradan geçen zaman, bu arkadaşı olgunlaştıracağına, iyice ukalalaştırmış. ve bu yavşaklığı da masumiyet gibi göstermek için baya bi uğraştı dün akşam. masumiyet nedir diye sorarsanız, bu kızdan bir kaç kişi önce çıkan 16 yaşındaki kız derim. çok tatlı ve masumdu. insan izlerken farkında olmadan suratında oluşan gülümsemeden bile fark edebilir bunu. ama bu nur cennet denen kişiyi izlerken, o ukala cevapları verdiğini görürken içimde tek bir hissiyat oluştu: tiksinti.
ha, gencecik bir kızın gururu diyerek olaya giren ağlak tribün oyuncularına da götümle gülüyorum. ulan sik kafalılar, o kız zaten hayatında kimseyi siklemiyormuş gibi görünen, kendine güveni olmayan ve bunu da tam tersine bastırarak kapatmaya çalışan ve daha da vahimi, bütün bunları bilinçaltında yaşadığı için bunların farkında bile olmayıp kendini çok özgüven sahibi gibi gören bir kız. o yüzden o sahnede rezil olmasının onun için de bir önemi yok. o kız nasıl olsa kendi savunma mekanizmasıyla kendini haklı çıkaracak ve çirkef hayatına devam edecektir.
sanki kocaman üstadlara saygısızlık yapılmış diyen gerizekalılara da sesleneyim; birader sen ne kadar saygı duymasan da (hayatta neyi başardın onu sormak lazım, o beğenmediğin jüri en azından oraya oturabilme başarısını göstermiş), müziklerini karakterlerini vs. beğenmeyip burun kıvırsan da o insanlar alanlarında çok başarılı insanlar. hadise dediğin kız 26-27 yaşında, benimle yaşıt ve o kız tüm türkiye'de tanınıyor, ben ise kendi çevremde bile tanınmıyorum. şimdi bu karşılaştırmayı bir de kendinle yap bakalım ne kadar uçurum var aranda. bar köşelerinde solistlik yapıp gelen gidenler tarafından tanınıp kendini bi bok sanan tiplerden misin yoksa? mustafa sandal, hülya avşar, murat boz falan bunlardan bahsetmiyorum bile. hepsi alanlarında gayet başarılı ve yarışmanın formatına uygun karakterde insanlar. sonuçta bir ses yarışması yapıyorsan oraya illa ki bülent ersoy'u ya da orhan gencebay'ı ya da ne bileyim arif sağ'ı oturtmak zorunda değilsin. bu insanlar sesten çok çok iyi anlıyor olabilir, ama elimizdeki jüri de sesten gayet iyi anlıyor. ulan hepsi profesyonel olarak bu işi icra etmiş/eden insanlar. hülya avşar'a laf edenlere çok gülüyorum özellikle. ulan beynini siktiklerim, hanginiz hayatınızda o kadının tırnağı kadar bir iş başardınız? mallar sürüsü. anca buradan laf sokarsınız kendinizce.
neyse..
bu arada, popstar alaturka'daki ve buradaki giydiği kıyafetlere bakılırsa, bu arkadaş teşhirciliğe bayılıyor. o ses türkiye'de bu arkadaş gibi tayt giyip, popo kısmını da kabak gibi açıkta bırakan bir yarışmacı görmedim ben bugüne kadar. mini giyenler bile ayarında giymişlerdi. ama bu kızın böyle alakasız bir kıyafeti giymesi, bir de fırsatını bulduğu anda arkasını dönüp o mal varlığını göstermeye kasması, sesinden çok başka şeyleri de kullanmaya çalışacağının habercisiydi sanki. kırmızı gökdelen topuklarından bahsetmiyorum bile. ben size bu kızın arkasından lisede, mahallede, her hangi bir yerde ne sıfatla anıldığını söyleyeyim: kaşar. böyle bir kızın star olması çok yazık olurdu. acun ılıcalı'yı tebrik ederim bu terbiyesizliğe müsaade etmediği için.
edit: neden bu kadar yazdım bu gereksiz insan evladı için onu da söyleyeyim. sebebi sizsiniz. o kadar salakça yorumlar gördüm ki yukarıda, yazmadan duramadım. zira bir paragraf yazıyorum, başka bir şey geliyor aklıma. onu yazıyorum, sonra bir başkası. buyrun okuyun.
edit 2: nacho vidal'ı da kutlarım, harika bir noktaya parmak bastığı için. nitekim bizim insanımız kendini eğitmek, geliştirmek yerine elindekini kullanıp kısa yoldan istediğini elde etmek ister. bu kız o yarışma senin bu yarışma benim gezip, barda orada burada şarkı söyleyeceğine konservatuara gitseydi belki bir şeyler başarabilirdi. şimdiyse ikide sıfır çekerek bar köşelerine geri dönecektir. güle güle sevgi kelebeği : (