"müslüman ülke" olmalarıdır. Dini inanç ayrımına dayalı devlet yönetiminin bulunmasıdır. 3 ibrahimi dinin kitapları, kendilerince evrensel bir anayasa özelliği teşkil etseler de, kimse bunları paylaşmak zorunda değildir. işte bu kitapların etkisinde yönetilen devletler ve halklar da, en yenisi 1400 yıl önce üretilmiş bir anayasaya uyma zorunluluğuna tabi olurlar. Bir dinin etkisi altında bir şeyleri yönetmek ve yönetilmek, insanları ayrımcılığa ve bağnazlığa iter. Bugünün devletleri, gelişmiş veya gelişmemiş hemen her devlet, değişmez bazı "inançlar" temelinde varlığını sürdürdükleri için, günü gelince üstün olanlar da alçalacaklardır. Yalnızca değişkenliği ve gelişimi esas almış bir yönetim insanlık adına fayda sağlayabilir. Tutucu düşünceler ise intikam ve kin doğurur. Yahudilerin dünya tarihindeki payı buna bir örnektir. Onlara beslenen kin, onlardan 6 milyon ve daha fazlasını aramızdan götürdü. Onların beslediği kin ise, bugün ortadoğu'da insanların kan ağlamasına sebep oluyor. Arap baharı denen şey, bana göre buna bir örnektir. Hele ki suriye'deki olaylar üzerinde israil'in büyük etkisi var. Merak ediyorum: Acaba ne zaman insanlar müslüman veya hıristiyan olmayı bırakıp, bilimi, felsefeyi ve gelişimi temel alacaklar kendilerine? insanların kendilerini adadıkları aidiyet duyguları, bizi mahvediyor. Din bunlardan sadece biri. ideolojiler de büyük birer aidiyet unsuru. Bunları kırmak gerekli, bunların hepsi birer tabu. Hırs, nefret, kin gibi duyguların yönettiği hiçbir devrimden güzel bir şey çıkmaz.