yaşamımıza nerede ve hangi şartlarda başlayacağımızı seçme hakkımız yok!
tam isabet!
ırkçılığın, sınıf ayrımının, cinsiyet ayrımının ve yoksulluğun acımasızlığını anlatmada kullanılabilecek çok uygun bir çaresizlik cümlesi. tanrının tüm insanlara doğarken seçme ve seçilme hakkını vermemiş olması ne kötü
-selamınaleyküm beylee! hayıılı işleeniz olsun! bualaada tavlayı iyi bildiğini iddaa eden bii yiit vaamış delee. tanıyanınız bileniniz vaa mıdı?
öykülerde ve romanlarda, dil ve kahramanların onu nasıl kullandığı sosyo-ekonomik durumu belirtmede gerçekten büyük bir yardımcıdır. böylece yazarı çok şey anlatmaktan da kurtarır. yöre ağzını direkt vererek bulunulan atmosferi ve ortamı anlatmada başarılı olan yazar canlılığı da ön plana çıkarabilmiştir ve bir öykü ne kadar canlıysa o kadar inandırıcı olur.
70'li yıllar lambalı televizyonlar dönemiydi. bırakınız! şimdiki gibi elektronik televizyonları, transistörlü televizyonlar bile henüz icat edilmemişti. o dönemler, yegane televizyon kanalı olan trtnin kısıtlı yayın süresi içerisinde; kağıttan oyuncaklar yapmayı, evlerde her zaman gerekli ufak-tefek tamirat işlerini ve satranç oyununu öğreten programlar yayınlanırdı. okuldan ayrılmış olmanın verdiği boşluğu ve öğrenme açlığımı gidermek için kendimi, dükkanda hep çalışır vaziyette duran ceviz kasalı emektar tüplü televizyona vermiştim. benim için o televizyon, öğretmenim tahsin elibolun yerini almıştı sanki.
liberalisticcommunistin öykülerinde beğendiğim kısım eskiyi şu ana taşıma isteği ve azmi. diğer öykülerin çoğunda şuana veya geleceğe odaklanma durumu göze çarparken, liberalisticcommunist eskiye adeta saygı duyar ve onu asla bir kenara bırakmaz. hangimiz büyüklerimizin geçmişte, elektrik olmadığında gaz lambası kullandıklarını beraberinde diğer hikayeleri anlatırken merakla dinlemedi?
- hadi şefik, hadi! çırağı kalfa etmeden sünnet ettirmeyi başardın gari. neredeyse umumhaneye gidecekti de cavır diye vermeyecekti zilliler.
gülümseten bir espri.
bir insan, bir başka insan için sımsıkı bağlı olduğu ilkelerinden neden fedakarlık eder? cevabı; sevgi ve vefadır zahir! zaten, başka hangi duygu, uçuk cezmiyi ya da kemal amcayı görünmez bir el gibi tıpışlaya tıpışlaya o avluya sokabilecek güçtedir?
öykülerde en sevdiğim ayrıntı mesaj veren kısmıdır. öyküyü bitirdiğimde beni düşündürecek bir konusu mutlaka olmalı. okuyucular eğlendikleri kadar düşünmeyi de severler bu bağlamda onca verilmiş detayın amacını şimdi daha iyi anlıyorum. mesela eski televizyon parçalarının ve yine eski moda bir televizyonun bu kadar detaylı anlatılmasının amacı nedir diye sorduğumda bunu tek bir sözünün; düşünmüşümdür hep; o an için değersiz gibi görünen bazı şeylerin değeri neden zamanla artar da artar? içinden çıkamamışımdır bir türlü lakin, bundan da çıkarılması gereken bir hisse olsa gerektir, beşer adına. ifadesinin hazırlığı için kullanmış olduğunu fark ettim. liberalisticcommuniste ince ince işlediği öyküsünden dolayı teşekkür ediyor, gelecek öykülerini merakla bekliyorum