ülkemizde solculuk her zaman hayallerde yaşanan bir şeydir. herkes solcudur bizim ülkede ama 100 kişiden 90'ı başka türlü yaşar. düzene ayak uydurur çünkü rahatının bozulmasından korkar. lafta solcu olmak elbette kolay. ama şunu da belirlemek lazım, solculuk nedir? anlam karmaşası çok görülür bizde. sapla samanı karıştırıyoruz hep. bugün solculuk, sosyalizm, komünizm gibi kelimeleri dillerine pelesenk etmiş olan kişiler, herhangi bir şey için eylem yapanları görünce anarşist diye etiketlerler. herkesin kitap okuduğunu, tiyatro ve sinemada yatıp kalktığını iddia ettiği bir ülkede bu durumu çok da yadırgamıyorum aslında. fikri neyse yaşayışı da o yönde olan, bilinçli yaşayan insanlar elbette var ama yalancılar riyakarlar daha çok. ama onların istediği gibi olmadı, biz dostoyevski'yi, hemingway'i, tolstoy'u, voltaire'i okuduk onlara bestseller lar kaldı. biz meydanları, sokakları, deniz kıyılarını ağaç altlarını doldurduk onlara alışveriş merkezleri kaldı. biz gerçekleri öğrendik onlara yalanlarla avunmak kaldı. biz adam gibi acı çekip layıkıyla ağladık, onlara yapay sevdalar kaldı. velhasıl hiçbir şey onların istediği gibi olmadı, olmayacak. her düzenin bir sonu var. az kaldı.