bir şeyi ne kadar çok bilirseniz, hissederseniz o kadar kolay olur. dönmez dolaşmaz. olduğu yerde topu bacak arasından falan geçirip artistik yaparken rakip sahada tek adım ilerlemeyen basiretsiz topçular gibi eğreti durmaz. hisseder, söyler, geçer. sayfalarca cümleyi anlatan tek dize dir aslında. ama sayfalara sığmayacak bir deneyimin kısa kısa özetidir. öyleki kitabı okumaya gerek kalmaz. şebnem ferahın bir dönem hayalini kurduğu * ama yapamadığı ** şeye vakıf olmaktır.
rahmetli neşet ertaş ın çok güzel yaptığıdır.
ayrılık mı? bahtımdaki kara yazının olmayan gölgelere adımıydı. uzaktan gelen her tren çığlığında sen geleceksin umudunu 5 dakika ile kaçırmak?! aslında olay şu:
-mevlam ayrılık vermesin gökte uçan kuşa leylam.
aşk acısı mı? kanayan kalbimden ciğerlerime pompalanan her solukta boğuluyorum sanardım gittiğinde? şunu mu demek istediniz?
-yaraladı bu aşk beni.
özlem? görme arzusu? seni her göremeyişimde falan filan artistik patinajlar.
-uykuda mısın sevgili yarim? uyan.
sevgilinin güzelliği? sen her gülümsediğinde kuş konar arı sokar falan
-zülüf dökülmüş yüze, kaşlar yakışmış göze.
derdini tek cümleyle anlatmak zor zanaattır. bazıları* bunu hayatı boyunca beceremeyecektir.