bir çok paragrafta, sadece anlayabildiği kadar bilenlerin anlatmaya gayret ettiği, bir şeyler buluruz da küfreder, hakaretler eder, böylece şeytana nasıl güzel asker olduğumuzu ispat ederizcilerin paylaştığı hayal mahsülü şeydir.
birisi şöyle diyor; bir cümlenin açıklaması 10 sayfa olur mu. demek bu mal, hayatında hiç okula gitmemiş. edebiyat, felsefe gibi dersler görmemiş. öyle olsa asla bu cümle ile yola çıkmazdı. en basit edebiyatçılar, şairler, düşünürler bu arkadaşın şu sözünü duysa, muhakkak vururlardı onu. basit bir felsefecinin derinlik arzeden bir cümlesine bir kitap yazılabiliyor. ama söz konusu din olunca, allahın sözü olunca yazılmamalı öyle mi.
bir diğeri ise daha vahim durumda. bir devlet başkanının, bir kralın, istediği insanın tüm hayatını bağışlayabildiğini bildiği halde, tüm dünyanın ve insanların yaratıcısının affını sorguluyor, güya. ama o kadar aptalca sorguluyor ki, tutulacak yeri yok. gönülden, gerçekten pişman olmuş herkes, eski halinden utanıp allahın huzuruna varıyor, pis işlerinden af diliyor. pişmanlığı sahte ise zaten affedilmeyecek, bu belli. eğer ölüm anını görmüş, yanaşmış ise yine affedilmeyecek. zira o anda ne kadar pişman olsan, artık af kapısı kapandığından gereksiz bir yakarış olacak.
yani mantık hatası araması için, insanın biraz da olsa din bilgisi öğrenmesi ve doğru argümanlarla saldırması gerekir. ki şu örneklerde olduğu gibi, kendi kıçından uydurdukları şeyi din zannederek sorgulama mallığına düşmesin.