kan ve gozyasinin metafor olmaktan cikip gercege donustugu bi hastane.. herkes doktorlari elestirip, ne kadar tirt ve ukala olduklarindan, bi sikime benzemeyen bi meslege sahip olduklarindan bahsederken, doktorlar dizisini izleyip tasak gecerken, bu ikisi deliler gibi calisiyolardi muhtemelen..
ellerindeki sobottalar kan tuplerine, sondaya; ceplerindeki hususi telefonlari hastane telefonlarina; derste not almak icin yanlarinda tasidiklari kalemler, ekg cetvelinin ustunu cizmeye yarayan nesnelere donustu yavas yavas..
gizlilik kurali geregi case olarak slaytlarda ustu cizilmis olarak hikayelerini dinledikleri hastalar, gercek olmaya basladi birden.. her sey cok ani ve sarsici olarak gelismeye devam etti.. nobet tutmak uzaktan, abilerin ablalarin yaptiklari karizmatik bisiydi mesela.. kimse bunlara nobetinde yiyecegi azarlardan, zorlu entubasyon kosullarindan bahsetmemisti ayrica..
bu sirada etraflarindaki her seyden adim adim uzaklastiklarini, acilarin yerini hissizlesmenin aldigini farkedemediler haliyle.. sevgilileri vardi ikisinin de.. okul dolayisiyla cekilen cileler, fiziki olarak kendini gostermemisti henuz ama ask anamezleri baya doluydu..
doktor olmanin ne demek oldgunu cok bilmiyodu ikisi de.. etraftan duyulanlar gorulenler.. ve evet diziler.. gercegin farkli olmaya basladigini goruyolar ama uzerine dusunecek zaman olmadigindan tam olarak idrak edemiyolardi..
evde unutulan,kasten birakilan cep telefonlari; ruyalarinda bile hastalari gormeleri yetmezmis gibi, bi de hayatindaki herkes onlari kucumsemek icin siraya girmisti.. neden herkes doktorlara bu kadar takikti ?! onlar, insanin yeri gelince karisinin/ kocasinin bile kusmasini gormeye dayanamazken, hic tanimadigi adamlarin sidiklerini almis, boklarini temizlemis kan var mi diye dakikalarca bakmis, yerlerden kanlarini silmislerdi oysa..
siradan degildi hic birisi.. hepsi saygiyi hakediyolardi.. saygiyi ve sevgiyi..
tipta donemler bittikce, herkes bunlara doktor diye seslenir oldu sonra.. doktorlardan beklenilen "kararli, sogukkanli ve duygusuz" olma isi hafiften can sikici olmaya baslamisti artik.. hepsi icinde kucuk cocuklardi neticede.. ders calisan kucuk cocuklardi..
son sevgililerinden de ayrildilar bilmem ne kacinci kere.. biri kendini cok ayri bi diyarda gordu sevgilisinden, bi digeri anlasilamamaktan sikayetciydi zaten paso.. "ben senin hastan degilim", " ukala doktor olcan ama adam olamicaksin", " cok buyuk bisi yapiyosunuz sanki amk biz de calisiyoruz" bu laflar rutinlesmisti artik.. ayrilmak da rutin bi operasyondu zaten apandektomi gibi..
ask acisi cekmeye vakitleri bile yoktu.. gun saat 7de baslarken, aksam 18e kadar dolu olan programlari bitip eve geldiklerinde ertesi gun hocadan azar yememek icin hasta dosyalarini hatmediyo, bi kac arkadasla yarim yamalak hayatin boklugundan dem vuruyolardi..
sonra bi gun, okul bitmeye yakin tus kapidayken; bi baktilar birbirlerine.. hemsireler, hasta yakinlari ve hatta asistan doktorlar her intern gibi bu ikisine de, kucuk bocekler gibi davranirken, gecirdikleri 6 seneyi dusunduler..
anatomi dersinde ilk kadavra gorduklerine, icten ice hazirlikliymis gibi davranlarsa da icten ice urpermelerini, fizyolojide ilk kan almalarini birbirlerinden, sabah bitik vaziyette okula gelince ilk birbirlerine sormayi "nen var be noldu" diye, beraber girdikleri hastalari, kan almaya calistiklari cocugu sonra.. biri cocuga sebeklik yaparken bi digeri kan almaya calismisti hani.. nobet programini degistirmelerini sonra.. alkolu kacirmis hasta geldiginde cocugun kiza, cekil sen bi ben bakarim demesini.. nobette paylasilan bi eti pufu , makineden alinan bi sicak cikolatayi, ilk sondayi da beraber takmislardi misal..
sonra soguk bi kis gunu, butun yasanmisliklar, ders notlari dun gibi aklindayken hala ; cocuk sigara icmek icin disari cikti.. kiz camli doktor odasindan gordu cocugu.. cami acip, ustunu giy sigara da oldurur dedi..
cocuk bunun ustune iceri girdi, kizin stetinden dolayi kalkmis olan yakasini duzeltti.. sarildi ve opustuler..
neticede baskalariyla da denediler ama olmadi.. 2 doktorun sevismesi asktan degildir bana sorarsaniz cogu zaman.. anlasilmamaktandir.. bi kac yuz insani alip 6 sene boyunca olumden kurtarmak icin egitiyosunuz.. insanlara cat diye karsindakinin en mahrem yerlerine dokunmanin anahtarini veriyosunuz.. kollarinizda olurken oksijen takmalarini soyluyosunuz.. ve daha bi cok sey..
bu iki insan anlasilmayacaktir bi cogu tarafindan.. dilleri ayridir.. hbsi 5 olan bi hasta geldi desem, ancak bi tipci ohara amk der misal.. child c napalim kader deyince tipci gozlerini kapatir uzuntuyle.. pankreas ca nin prognozunu bi tek doktor bilir misal..
bi sure sonra iste, 2 doktor yokluktan sevisiyo.. yolun sonunda karsinda beyaz onluklu birini gordu mu insan, guven hissediyo.. gun 24 saat bunlar minimum 10 saat hastanedeler.. yoldu geldisi gittisiydi , evden aranmalariydi derken gunun yarisindan fazlasini verdikleri isleri, hayatlari olunca is arkadaslari da hayat arkadaslari oluyo..
2 doktorun sevismesi bana hep gurur vermistir niyeyse.. arkadaslari gordum mu onlukleriyle hastane onunde opusen sarilan, icimden hep "aferin cocuklar" diyesim gelmistir.. ellesmeyin sevisssinler opussunler.. anlasilabilsinler..