Sessiz çığlıkların içinden bir Charles Charplin filmi daha. Belki de izleyebileceğim en temiz, en masum filmi izledim. Zaman zaman gözlerim doldu, bazen aynı gözlere umut doldu. Vakit boldu belki de ama 52 dakikaya sığdıran da üstad oldu. Bütün duyguları bu kısa süre içerisinde yaşatmayı başarıyor bu insan. Çektiği tüm filmler gibi. Sessiz bir yol seçmiş kendine.. Dili olup da anlatamayanların ışığı olmuş. Zenginlerin filmini çekmemiş hiçbir zaman. Varoşların ve masumların filmini çekmiş. Tıpkı bu filmde olduğu gibi. Hani derler ya evlat sahibi olmadan anlayamazsınız diye. Bu filmi izleyince anlaşılıyor bir nebze de olsa. Charlie'nin belki parası pulu yoktu ama verebileceği en büyük şeyi vermişti yumurcağa; sevgi.. O kadar çok şey yazılır da esere haksızlık olur diye yazmıyorum. Çünkü üstad yazmış, çizmiş, renk vermiş.. En güzel eserlerinden birini daha ortaya koymuş. Kısacık bir zamanınızı ayırıp mutlaka izlemenizi öneririm. 'içimde şefini kaybeden bir orkestranın hüznü var, dışımda Charlie Chaplin gülüşü.' Kalbimizdesin üstad...