robert enke

entry90 galeri video2
    72.
  1. Robert Enke… Bu ülke basının ‘Enkek’ ilan ettiği bir modern zaman kahramanı. Tek maçlık Fenerbahçe serüveninden hatırladığımız, daha sonra Almanya’da 'Yılın kalecisi' seçilen, Panzerlerin üç direk arasını bekleyen birisi. Mahzunluğuyla hep dikkat çekerken, bir gün kendisini trenin önüne bırakan bir adam. Bir insan. Boynunda çarmıh gibi taşıyamadığı hüznüyle düşündüren, üzen, ağlatan...

    Bir zamanlar duvarla ayrılan iki Almanya’nın doğusunda, Jena’da doğan Robert Enke, kentinin takımı Carl Zeiss Jena’da oynamaya başladı. ikinci ligde 11 Kasım 1995’te ilk defa kaleyi koruduğunda, Almanya’nın en genç file bekçisi unvanını ele geçirmişti. Borussia Mönchengladbach’ın kalesini Uwe Kamps’ten teslim alan genç oyuncu, 1999’da Benfica’nın yolunu tutuyordu.

    Portekiz’in Kartalında, hocası Jupp Heynckes’in kaptanlığa getirdiği file bekçisi, kulüp tarihinin en kötü sezonunda kaleyi beklemişti. Buna rağmen hayranları artıyor, büyüklerin ilgi odağı oluyordu. Barcelona’ya imza attığında, bir rüya gerçek oluyordu. Belki de kâbus...

    Katalan devinin elendiği Novelda ile oynanan Kral Kupası maçında, sonradan Galatasaray’ın yolunu tutacak Frank De Boer tarafından günah keçisi ilan ediliyordu. Kaderin garip bir cilvesi, Şampiyonlar Ligi’nde Galatasaray ve Brugge karşısında görev yapmıştı. Evet yine sonraki bir Galatasaraylı Rijkaard, Barça'da göreve geldikten sonra sarı-kırmızılıların ezeli rakibi Fenerbahçe’ye kiralanan Alman file bekçisi, sarı-lacivertlilerde sadece bir maçta oynamıştı. istanbulsporlu Balili’nin aşırması, onu 'Enkek' yapınca, bir maçta kalemi kırılmış, geldiği gibi gönderilmişti. Hiç açıklanmadıysa da depresyona girmiş, psikolog Valentin Markser’den yardım almaya başlamıştı. Barcelona’da idmanlara çıkarken bu sefer ikinci küme tozu yutmaya, güneşli Tenerife’e yollandı. iki kulüp de o acı haberden sonra dün O'nun için birer dakika duracaktı.

    Hannover’e dönüşü suskun olan Enke’nin sahalara ayak basışı muhteşem olmuştu. Kısa sürede kalenin vazgeçilmezi olan file bekçisinin performansı büyüklerin dikkatini çekiyordu. O ise, takımında kalmaya devam ediyordu. Uzun yıllardır beraber olduğu Terasa ile bir çocuk sahibi oldu. 13 yılın ardından sevgilisiyle 2006’da evlenen Enke’lerin dünyası kararmıştı. Kalbinde büyük bir sorunla doğan minik Lara’nın yüreği, 17 Eylül 2006’da iki yaşındayken yapılan bir operasyona dayanamamıştı. Terasa dimdik ayakta dururken, altı gün sonra kaleye dönen Robert’in yüreği kan ağlıyordu. Kimbilir, belki de futbol sayesinde hayata tutundu; en azından bir süre daha...

    O, Hannover kalesinde yaptıklarıyla milli takım antrenörü Joachim Löw’ün dikkatini çekedursun, küçücük Empede’de karısı, Portekiz ve ispanya’dan toplanan köpekleri ve bir atla çiftlikte yaşayan file bekçisi havyan hakları için savaşıyordu. Belki de uzatmaları oynuyordu. Adının hep geçtiği milli takımda Lehmann ile kale için savaş veriyor, Löw’ün en güvendiği adamlardan biri oluyordu.

    ilk defa Danimarka karşısında Panzerlerin formasıyla tanıştı. EURO 2008’de yedek kulübesinden çıkmayan oyuncu, Hannover gibi küçük bir takımdan ayrılıp büyük bir ekibe gitmesini bekleyenlere inat, bırakmıyordu taraftarını, kulübünü. Kendisine en zor günlerinde sahip çıkan camiaya karşı bir vefaydı belki de bu tavrı.

    Mayıs 2009’da Leila’yı evlat edindiler. Bir bakteri zehirlenmesinden dolayı 63 gün kalesinden uzak kalan kaptan, 31 Ekim’de Köln’de destan yazmış, 8 Kasım'da da Hamburg’un usta ayaklarına karşı sahne almıştı. 10 Kasım’da arabasını istasyonun önüne park eden kaleci, kendisini trenin önüne atmıştı, biricik kızı Lara’nın mezarının 200 metre ötesinde.

    intihar notunda ailesi ve doktorundan özür dileyen file bekçisinin eşi Teresa, o gün yapılan basın toplantısında şöyle konuştu kocasının ardından:

    “Çok şeyi beraber aştık. istanbul ve Barcelona’da çok zor zamanlar geçirdik. Daha sonra her şeyi geride bıraktığımızı düşündük. Derken kızımızın ölümü geldi. Düşündük, her şeyin üstesinden gelebilirdik. Sevgiyle her şey olurdu. Hayır, olmadı.”

    Hiçbir zaman unutmadığı kızının ardından bir gün, “Ölümden sonra zamanla daha basit olacağını öğreniyorsunuz. Daha iyi olmuyor. Bir de bence bir insan çocuğunu kaybetmedikçe bunu anlayamaz” demişti Enke. Tıpkı ölen kızının ardından “Acıyı yaşadım ben, yalnızlığı ve sevgisizliği… Bir ölüm kaldı, o da umurumda değil; ölüm yaşanmıyor ki…” diye soran rahmetli büyük usta Fethi Naci veya iki çocuğunun ölümünden sonra Kindertotenlieder’i (Çocuk Ölümü Şarkıları) yazan şair Friedrich Rückert gibi. Rückert’in şiirlerinden beşini besteleyen Gustav Mahler’in aynı acıyı tattıktan sonra ölümsüz eserini asla yönetmemesiyse başka bir yazının konusu.

    Geriye yaşanmadık bir ölüm kalmıştı, o da 10 Kasım 2009'da bir trenin altında geldi buldu onu. O şimdi biricik Lara’sıyla huzurlu…

    http://tr.eurosport.com/a...161401/blogpostfull.shtml
    3 ...