ilkokul dördüncü sınıftaydım ve eve yeni
gelmiştim daha. maç bitmiş ama haberimiz yok. köydeyiz. o zamanlar tek haber kaynağımız tv1. ve denizli, maçın tvden yayınlanmamasını istediği için canlı verilmemiş. tekrarına yetiştim. çantamı atıp sihay önlüğümü çıkardım. spiker, maçın 2-0 olduğunu söylediğinde havaya zıplamıştım. ne bilim iki gol daha gerektiğini. neyse, arkadaşa pencereden bağırdım "levent, iki sıfırmış olum" diye. o an bi bağırtı geldi tvden. üçüncüyü attık. aşağıda levent, yukarda ben, nasıl bağırıyoruz. ağlayacam artık sevinçten. haber veriyorum. "lan üç olduk" diye nasıl bağırmışsam, ev sahibi hasan amca arapça bir küfür salladı "eyri fi tizek ulek, sket bakka" diye. korkudan içeri kaçıyordum ki dört oldu amk. artık kimseyi sallamadan avazım çıktığı kadar bağırdım, gol, diye. o ara dışarı baktım korka korka. önde levent, arkada hasan amca. levent hem kaçıyor, hem de bağırıyor. goooolll ye şebep, cim bom bom, diye.
vay be, nasıl özledim çocukluğumu şimdi, birden. tolstoy muydu acep, çocukken büyüklere bakar ve bir an önce büyümek isterdim şimdi büyüdüm ve çocukluğumu özlüyorum, diyen?