ihtimal dahilindedir ama krizlerden dolayı değil etnik ayrışmadan dolayı olursa olur.
ayrıca arap baharı diye bişey yoktur.amerikan emperyalizmi eskisi gibi her denileni yapmayan dikta rejimlerinin yerine cici demokrasilere geçiş yapmıştır o ülkelerde. bunu da sözde halk ayaklanmalarıyla başlatmıştır.adınıda arap baharı koymuştur.
bu arap baharı bilindiği üzere tunus'tan başlatılmıştır zira en kolayı tunustu.birkaç gün bile sürmedi.sonra mısır ve libya ile devam etti.ardından suriyeye geçiş yapılmak istenmiştir.ama suriyede ilk ayaklandırma faaliyetleri pek tutmamıştır.tahmin ediyorum amerikada bunu öngörüyordu.
sonrasında malum, türkiye üs olarak kullanılmış ve abd'nin kadrolu el kaide militanları ve suriyeden gelen ipten kazıktan kurtulmuş tipler hatay'da eğitilmek suretiyle suriyeye salınmıştır.bunlar terör yaparak esad rejimini yıkmayı amaçlamışlardır.libyada olduğu gibi.ancak bu plan suriyede şimdilik tutmuş değil.sanırım işin bu yanını abd'de öngöremedi.
bilindiği üzere bop yani daha uzun ifadeyle genişletilmiş ortadoğu ve kuzey afrika projesi kapsamında tüm bu planlar hayata geçirilmek isteniyor.tabi arada hiç planda olmayan sapmalarda oluyor yemendeki gibi.yani midyata pirinçe giderken eldeki bulgurdan olma durumuyla da zaman zaman karşı karşıya kalınıyor.
bu sözde arap baharının abd tezgahı olduğunu biraz daha ispatlamak için tekrar mısıra dönmemiz gerekir.
meşhur tahrir meydanı hınçahınç dolarsa 100 bin kişi ancak alır.bilindiği üzere günlerce bu meydanda kalabalıklar toplanmış hatta tam ortasındaki döner kavşakta çadırlar kurulmuştu.
ve günlerce süren bu mitingler sonucunda mısır ordusununda pes ettiği ve hüsnü mübarek'in görevden el çektirildiği palavrası pompalandı tüm dünyaya.
100 bin kişiyle bu işler olsaydı dünyada haftada bir diktatörler hatta seçilmiş hükümetler devrilirdi.
işin gerçeği mısır ordusu ile abd anlaşmış ve bu bahar görünümlü masal ile mübarek devrilmiş ve cici demokrasiye geçiş yapılmıştır.abd için cici demokrasilerin vazgeçilmez unsuru dinci sağ partilerdir.nitekim sıkı abd köpeği olan müslüman kardeşler iktidara yerleşmiştir.yani mısırda yapılan bir halk ayaklanması değil askeri bir darbe sürecidir.
sonuç itibariyle abd nüfus ettiği ülkelerde istemediği sürece bir kriz bir çatışma bir iç savaş olmaz.ancak hepimiz biliyoruzki abd emperyalizmi bop çerçevesinde türkiyeyide bölmek istiyor.malum, bölünmek istenen 22 ülkeden biriyiz.dolayısıyla bu çerçevede türkiyenin g.doğusunda kukla bir kürt devleti kurdurma gayretleri ve nihai olarak iran-ırak ve suriyede de benzer bölünmeleri gerçekleştirdikten sonra bu kukla kürdistanı büyük israil devletine bağlama planını hayata geçirmeye çabalıyor.
bunuda ırak'taki gibi topla tüfekle yapamıyor türkiyeye.içeriden işbirlikçi iktidar eliyle adım adım gerçekleştirmeye çalışıyor.bu amaçla da etnik ayrımcılığı körükleyerek bir iç savaş oluşturma gayreti açıktır.ancak bunun zamanı var.öyle ki akp artık tüm ali cengiz oyunlarına,seçim hilelerine rağmen tek başına iktidar olamayacak konuma gerilediğinde bu etnik ayrışmanın tavan yapması ve iç savaşa doğru ülkenin sürüklenmesi amaçlanıyor.henüz akp bu duruma düşmedi zaten türkiye de henüz iç savaş kıvamında değil.elbette o kıvama geldikçe bu çatışma ortamı bir ekonomik krizle hızlandırılacaktır ancak belirttiğim üzere şimdilik o hedef yolunda adım adım planlı biçimde ilerliyor abd ve maşası akp.
ama tabi ne demişler kulun bir hesabı varsa allahında var. belli olmaz bu işler. türk milleti sakardır. yanlışlıkla bir çuval inciri berbat edebilir.