yıldız kenter'in bir televizyon programında dile getirdiği iddiasını hatırlatır. kenter der ki, 18 yaşına gelen bir insan bilinebilecek her duyguyu yaşamıştır; ölüm acısı, sevgi, hırs, aldatılma vesaire. bundan sonraki hayat sadece azar azar biriken bir yinelemedir. kendi gençliğini hatırladığında benzer bir düzeye erişmiş olduğunu hatırlayacak olan otuz yaş üstü bireyler nedense bu gençleri aşağılamayı, daha hiçbir şey bilmediklerini bağırmayı pek bir severler. evet belki bu gençlerin tecrübe anlamında eksiklikleri olabilir; ancak bu demek değildir ki hayatın ne olduğunu anlamamışlar, bu demek değildir ki hala daha katedecek çok yolları var. aslında katedecekleri yolun tek anlamı alışkanlıklar, kabullenmeler ve çoğunlukla manasız tekrarlardan ibarettir.
sekiz dokuz yaşlarında gerçek silahlarla savaşlara katılan, çalışmak zorunda olan, göç eden, ailesini kaybeden çocuklar bile hayatın darbesini yemiştir, üstelik bir ergen kadar bile bunu ifade edebilecek donanıma sahip olmayabilir. insanları anla-ma-maya koşullanmış bir yaklaşımla çocukların ve gençlerin daha az darbe yiyecekleri bir dünya varlamak mümkün değil. nihayetinde elli yaşına gelmiş bireylerin dahi ahmakça davranışlarına şahit olunabilen bir hayattır bu, yaşlarla başlarla kategori edilemeyecek kadar karmaşık bir hayat.