12 Eylül öncesi iç savaş ortamında faşist güçler Fatsada etkili olamıyor, devrimcilerin, halkın karaborsaya, tefeciliğe faşizme karşı mücadelesinin başarısı egemen sınıfları rahatsız ediyordu. Asıl büyük rahatsızlık ise halkın Fatsa da aktif olarak demokratik bir biçimde politika yapması, kendi sorunlarına çözümler üretmesi ve uygulamaya sokmasından duyulan derin rahatsızlıktı. Bu küçük ilçede 5 bin kişinin aktif politika yapmasına bir çözüm bulunmalı idi. Zamanın başbakanı Süleyman Demirel;Bırakırsak bin Fatsa çıkar, Fatsa nın hakkından gelmeye mecburuz, o işi bitireceğiz; diyordu.
Çorum da faşistlerin katliamlarının sürdüğü bir sırada Demirel dikkatleri Fatsa ya çekmek istiyordu. Basına yaptığı bir açıklamada;Çorumu bırakın Fatsa ya bakın; diyerek niyetlerini açığa vuruyordu. Aslında Fatsa operasyonu önceden düşünülmüş ve planlanmıştı. MGK da Demirel in Fatsa Cumhuriyeti nden söz etmesi Fatsa ya bir operasyon yapılacağının önceden işaretini vermişti. Çorum olayları önceden planlanan Fatsa operasyonunu çabuklaştırdı. Bu dönemde sağ basında çıkmaya başlayan aslı olmayan yalan haberlerle operasyon için kamuoyu oluşturma çabaları gözden kaçmıyordu. Operasyondan önce Fatsa ya akın eden basın mensuplarına AP, CHP, MSP ilçe başkanları şu açıklamaları yapıyorlardı: her yerde kan var, biz burada huzur içindeyiz. Fatsa da komünist işgal yoktur halk vardır. Halkın yönetimi vardır. Fatsa da ateş ile barut yok böylesine huzurlu bir yerde olay çıkarmayı istemek niye? Günlerdir yapılacağı söylenen operasyon nihayet 11 Temmuz 1980 günü gerçekleşti. Bir mekanize piyade taburu, jandarma komando birliği, il alay komutanlığı takviye birlikleri, Ordu, Konya, Erzincan, Samsun emniyet müdürlüğü ekipleri zırhlı araçlar eşliğinde Fatsa ya girdiler. Ayrıca iki hücumbotu da denizde hazır bulunduruldu. Bu operasyonun haklarında gıyabı tutuklama kararı olan onlarca maskeli faşist muhbir önderliğinde yapılması, Türkiye kamuoyunu aylarca meşgul edecekti. Gerçekten Fatsa maskeli muhbirlerin önderliğinde yapılan operasyonla işgal edildi. Sokağa çıkma yasağı kondu, mahalle mahalle, ev ev bütün binalar didik didik arandı. insanlara hakaret edildi, evlerinde kadın erkek demeden dövüldü, sövüldü, maskeli muhbirlerin gösterdiği kişiler göz altına alındılar. Kısa sürede göz altına alınanların sayısı 390 ı buldu. 22 tabanca 7 av tüfeği bulundu. Tabancalardan 17 si ruhsatlı çıktı. Ordu valisi Reşat Akkaya nın yönetiminde yürütülen operasyonda başkan Fikri Sönmez de göz altına alınanlar arasında idi. Fatsa da 9 ay süren aydınlık bir dönem baskı, zulüm, şiddetle kapatılıyordu. Bununla birlikte Fatsa da başlayan direniş köylere yayılıyor çatışmalarda onlarca insan hayatını kaybediyordu. 12 Eylülle birlikte binlerce insan göz altına alındı, işkencelerden geçirildi, baskı, zulüm, katliamlarla bir halkın elinden politika yapma hakkı zorla alındı. Fatsa Türkiye nin aydınlık yüzüydü. Dokuz ay süren halkın kendi kendine yönetimi, geleceğe umutla bakan aydınlık yüzü karartıldı. Fakat Fatsa, demokrasi tartışmalarındaki yerini devrimci mücadele ve sosyalizm tarihindeki önemini hep koruyacaktır.