(Gerçek Adı: Abdülkadir Geylani Çöpdemir) (d. 1967)
Kadir Çöpdemir, 1967de, Sıtkı-Ayşe Çöpdemir çiftinin üç çocuğu arasında yegáne erkek evlat olarak, Elazığda doğar. Babasının çalıştığı şeker fabrikasının çalışanlarının ikamet ettiği ve koloni olarak anılan bir yerleşim bölgesinde yaşayan, aralarında özelden öte bir sevginin olduğu babaannesinin ve iki ablasının da dahil olduğu, altı nüfuslu bir ailenin küçümenidir.
Altı yaşına kadar Elazığda yaşar. Daha sonra, Sıtkı Çöpdemirin tayiniyle aile, Eskişehire taşınır. Orada da şeker fabrikasının bitişiğinde, geniş bahçeli bir eve yerleşirler. Kadirin yaratıcı bir oyun kurma kabiliyeti vardır. Mesela, mahallenin futbol takımı Lider Sporun kurucusudur. Bir ara takıma forma almak için para toplamaya kalkar fakat bu girişimi, mahalle arkadaşı Erdalın babaannesinin attığı dayağın neticesinde bertaraf edilir.
Bunun yanında aile maddi sıkıntılar içindedir ve bu durum kimi travmatik gelişmelere gebedir: Birisi babama ada tavşanı hediye etmiş. 300-400 metrekarelik yemyeşil bahçede beslene beslene bizim tavşan deve kadar oldu. Kaçar kaçar, beni uzaktan seyrederdi; ben de onu... Okul dönüşü bir gün, annem; Çok güzel bir et yaptım deyince, ben niyeyse, birden duruma uyandım. Çünkü et çok yapılan bir şey değildi. Anlaşıldı ki bizim beyaz tavşan bir katliama kurban gitmiş. Çok travmatik bir andı benim için, hıçkırık, ağlama, kriz... Sonra kuzum oldu, onu da kestiler. Ailemi böyle Belçika canavarı gibi lanse etmeyin lütfen. Dünyanın en tatlı ailesidir ama yokluk işte ne yapsınlar.
Babaannesi her sabah zihni açılsın diye küçük Kadiri okunmuş sular içirip okula öyle yollar. Zihin, ilkokul yıllarında pek açılmaz yine de... Ama ortaokulda roket yapar. ilkokulda hımbıl, sünepe bir çocukken, ortaokulda birden çalışkan bir öğrenciye dönüşür. Kitaplarla tanışır ve tanışıklığın boyutu aşka kadar varır. O zamana kadar Yüzbaşı Volkan, Zagor, Mister No hayranıyken, hikaye kitapları okumaya başlar. Aziz Nesin, Bekir Yıldız, Sevgi Soysal, Firuzan... Sonra saza merak salar, sinemaya vurulur: Bizim lise yıllarımız, 12 Eylülün ezici, gri havasına denk geliyor. Arkadaşlarım pek okuyan insanlar değildi, biriktirdiklerimi paylaşacağım çok da kimse yoktu.