arbutus unedo

entry420 galeri
    45.
  1. 1839 ile 1876 arası bu toprakların ve şimdi elimizde olmayan milyonlarca kilometrekarelik coğrafyanın ve bu bölgede yaşayan halkların tarihi bir fırsatı ıskaladığı çok acı bir zaman dilimidir.

    250 sene boyunca adeta otarşik bir yapıda yaşayan osmanlı toplumu (izmir, istanbul, trabzon, beyrut, kudüs gibi şehirleri hariç) dünyadan habersiz, kıtlıklarla boğuşan, devleti ancak vergi toplayan ve askere alan bir kurum olarak tanıyan neredeyse ortaçağ'ı yaşayan bir toplumdu. devlet ise bizans'ın daha değişik bir versiyonuydu. idari açıdan istanbul dışında bir devlet otoritesi veya işlerlik yoktu.

    ordu istanbul'a yığılmış, tersaneler istanbul'a yığılmış, donanma, eğitim, adalet, yasa her şey istanbul'da üstlenmiş ve bu şehirle sınırlıydı. avrupalılar ve diğer dinlerin mensupları kendi içlerinde hukuk sistemlerini kurmuş sosyal düzeni cemaat bağlarıyla sağlamaya çalışıyorlardı. deniz aşırı topraklardan gelen sembolik vergiler en basit idari masraflara bile yetmezken anadolu'dan ya da balkanlardan ihale ile vergi (iltizam) toplanması yüzünden hem yeterince vergi toplanamıyor hem de aracı mültezimlerin zulmü yüzünden halk müslümanıyla, hristiyanıyla, alevisiyle osmanlıdan soğuyordu. millet bilinci fransız devriminden sonra dahi çok fazla nüfuz etmemişti osmanlı coğrafyasına ama özellikle anadolu'da müslüman memurların din üzerinden yaptığı ayrımcılık ve zulüm yüzünden özellikle ermeniler din ekseninde bir kopma yaşadılar. osmanlı olmaktan en memnun görünen millet-i sadıka osmanlı devletinin kendilerini korumaması yüzünden avrupa devletleri ile ilişkilerini sıkılaştırdı.

    meşhur "ermeni meselesi" uluslararası platformda ilk kez berlin konferansı sırasında iki ermeni asıllı osmanlı bakanın batılı hükümetlere şikayeti ile konuşulmuştur.

    klikya, doğu anadolu ve güneydoğu anadolu'da kürt ve çerkezlerin ermenilere karşı saldırı, soygun, cinayet ve tecavüzlerine osmanlı'nın yerel memurları müdahale etmiyor ya da çoğu zaman saldıranlardan yana saf tutuyordu. 18. yüzyıl sonlarından 19. yüzyıl ortalarına dek çöken anadolu ekonomisinin aksine iktisadi bir devrim yaşayan bitlis, kelkit gibi yerleşim birimleri ve buradaki sanatkar gayrımüslimler anarşi ortamından bunalıp önce lübnan'a oradan da amerika'ya toplu olarak göçmeye başladı. hrant dink'in kürtçü cemaatin emriyle öldürülmesinin sebebi bu gerçeği ölümünden önceki bir, bir buçuk yıl boyunca defalarca dile getirmesidir.

    özellikle 1. mahmut döneminde başlayan osmanlı idaresindeki müslümanlaştırma osmanlıyı bir dünya imparatorluğu yapan dinamikleri paramparça etti. en görünür darbe o döneme kadar fener rum beylerinden 3 ailenin dönüşümlü idare ettiği "tercüme dairesi" (bugünün dışişleri teşkilatının dengidir) nin kadrosunun arap, arnavut ve türk unsurlara devridir. ermenilerle ikame edilmeye çalışılsa da fatih'den beri avrupa hanedanlarıyla yakın ilişkileri hatta akrabalıkları olan bu kadronun tasfiyesi osmanlı'nın sonunun da başlangıcıdır. ardı ardına patlayan savaşlar ve diplomatik rezaletler bu dönemin eseridir. ingiltere, Prusya ve ispanya araya girip yaş anlaşması'nı imzalatmasalar osmanlı belkide 1923'den de önce yıkılacaktı. bu devre çok benzer o zamanlar da... özellikle ahmet davutoğlu ve mehmet şimşek çok hatırlatıyor o zamanları.

    ermeni latinler ve ortodoks ermeniler arasındaki ayrımdan dahi habersiz yeni nesil taşra kökenli anadolu bürokrasisi imparatorluğun en önemli unsurlarından ermenileri geri döndürülemez bir kopuş sürecine adeta zorla ittiler. bugünde örneğini çok gördüğümüz bu kasaba kıroları enderun da dahil doğru dürüst bir devlet idarecisi yetiştiren kurum olmaması yüzünden ve memuriyetlerin artık adeta babadan oğula, damada geçmesinden dolayı yönetimde üst noktalara geldiler.

    bu osmanlı'nın avrupa devleti olmaktan çıkışının birinci dönemidir. moskof mahmut nedim paşa (bir çeşit kemal unakıtan), Mütercim Rüşdü paşa ve adını sayamadığım bir sürü menfaatperest alçak tarafından koskoca devlet sirk çadırı gibi yönetiliyordu artık. yönetenler zenginleşiyor (padişahtan bile zengindi çoğu), halk yoksullaşıyor ve birbirine düşman oluyor, devlet parçalanıyordu.

    bu birinci kısım... arkası yakında...
    3 ...