söykü dergisi sayı 12 satranç

entry25 galeri
    12.
  1. sandığın sakladığı | hanna

    tasvir öykünün salçası, tuzu, biberidir. sizi kolunuzdan tutup yazarın hayal dünyasına sokan, kurgulanan olayların geçtiği mekanların kokusunu, nemini, sıcaklığını-soğukluğunu, aydınlığını-karanlığını, heyecanını-neşesini, dehşetini-dinginliğini sizlere yansıtan, hatta yaşatan yegane unsurdur. onsuz öyküler; tatsız-tuzsuz-salçasız, dolayısı ile çok lezzetsiz olurlar.

    "...Karda ayak izlerinin belli olacağının farkındaydı ama kaçmaktan başka da çaresi yoktu. Genç kadın kendi kendine 'Bir adım, bir adım daha; hayır daha hızlı...' diyerek soluk soluğa koşuyor, peşinden gelen kan koklatılmış köpeklerin sesleri yaklaşıyordu. Nefes nefese kalmış göğsü hızla inip kalkarken arkasına bakmadan ay ışığından başka ışığı olmayan bu dipsiz koruda ilerliyor, tıkanmamak için, burnundan nefes alıp ağzından veriyordu ki köpeklerin sesi daha da yakından gelmeye başladı."

    - Nasıl ama?

    adeta, o genç kadının yanındasınız. birlikte el-ele koşmaktasınız; o dipsiz-karanlık koruda... ensenizde kan koklatılmış köpeklerin hırıltılı soluklarını duyarak, kan ter içinde nefes-nefese kaçmaktasınız. bulunduğunuz dünyayı yalnızca soluk alıp-vermek için kullanmaktasınız. siz, tüm benliğinizle orada, o genç kadının yanındasınız.

    güçlü tasvirler insana böyle hissettirirler. koparır götürürler bu dünyadan... sonra bir bakmışsınız ki göğün yedi kat üzerinde zümrüdüanka kuşunun sırtında uçmaktasınız ya da bir genç kadınla birlikte var gücünüzle kaçmakta...

    heyecan verici bir olayın anlatımında sözcükler özenle seçilmeli, kesinlikle yazmış olmak için bir şeyler yazılmamalıdır ki okuyucu o atmosferden uzaklaşıp kendi dünyasına geri dönemesin. onu kolundan tutmuş kendi hayal dünyanıza taşımışsınız bir kez, en güç işi başarmış denizi geçmişsiniz, derede boğulmak olur mu? haydi! şimdi kıskıvrak yakaladığınız okuyucuyu yetenekleriniz ve akıcı anlatımınızla etkileme zamanı;

    " Takla atarak kayıyordu ve yüzüne değen taze karın yanında ayırt etmeyi gayet iyi bildiği bir koku daha duydu; kendi kanının kokusu... kah yuvarlanıyor kah sürükleniyordu ve bu kan kokusunu aldığına göre muhtemelen yüzünde bir yerleri kanıyordu..."

    hanna, kısa hikayeleriyle okuyucusunu doyuran, her şeyi tam tadında, kararında bırakan, iyi bir yazar.

    her ne kadar, yürek hoplatan hikayelerinden sonra gerçek dünyaya alışmak zaman alıyor olsa da bir okuyucu olarak bunu yaşamayı seviyorum ben. onunla zaman yolculuğuna çıkmaktan, her hikayede farklı bir mekanda, farklı bir zamanda ve bambaşka kahramanlarla birlikte olmaktan büyük keyifler alıyorum.
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük