zengini hayvan gibi varlıklı, fakiri çok fakir... ama herkesin yüzü gülüyor! havaalanından şehir merkezine inmeye çalışırken hiç tanımadığın bir insanın yanında karısı varken seni arabasına davet etmesi, biraz çekinerek de olsa beleşe araba ayarlamanın mutluğuğuyla araca çöreklenmek, o esnada yeni çıkan the black eyed peas albümünü onlara hediye etmek, ilk defa duyulan don't stop the party isimli hit eşliğinde fıttırmak. adamın işletmeci çıkması ve mekanına davet etmesi. inanılmaz güzel bir mekanda taş gibi kızlara rastlayıp başın bağlı olduğu olduğu için hiç kimseye yanaşamamak. dj kabinindeki kızı görünce alkolünde etkisiyle kafayı yemek... ilik gibi kızı ladyboy sanmak. benim için kuala lumpur budur, en sığ gezi yazımın konusudur. *
