hala telefon numaranı silemem telefonumdan, sanki araman mümkünmüş gibi, hala avuturum kendimi sen hala evdesin, o kanepede yatıyorsun diye, hala oturamam o kanepeye.sen varsın ki orada nasıl otururum!
senin aldığın eşofmanlarımı giyerim evde, terliğini hiç çıkarmam ayagımdan, senin içtiğin kahve fincanından içerim hep
orta şekerli türk kahvemi. gün gelecek senin giydiğin o güzel önlüğü de giyecegim ders anlatırken.
sen benim çocukluk çağımda tanıştığım, gençliğimin dolu dizgin yıllarında bana örnek olan iyiyi kötüyü öğretmeye çalışan kişiydin, yanlış yapsam bile kızmayan, her zaman destek olandın. ne kadar kızsan sinirlensen bile senin ağzında kötü bir şey duymak ne mümkündü.. Maraş'a gideceğiniz gece ben erken uyumuş kalmışım, sen de beni izlemişsin bir saat boyunca, öpmüş koklamış öyle gitmişsin, annem daha geçen gün anlattı bunu üzerinden o kadar sene geçmesine rağmen..
yıllar boyu bir köyden bir köye gittiniz hep öğretmenlik için, nasıl bir öğretmenlik aşkı vardı senin içinde, hiç gocunmazdın bundan ama çocukların için şehir merkezine yerleşmek istediniz ama olmadı yine, gidiş geliş yaptınız her gün onca yolu, kim bilebilirdi ki ancak o gün tayininin merkeze çıktığını gösteren belgenin geleceğini!
ne gereği vardı ki artık..
hep gülücük saçardın etrafına, kokun gül gibiydi adın gibi, düşüncelerin idolüm olmaya yetmişti, hep düşünürüm ablam ,
yengem olsa nasıl düşünürdü nasıl yapardı diye, senden öğreneceğim o kadar çok şey vardı.. neden erken gittin!
ama emanetlerin bizimle, onlar bizim bir parçamız, canlarım, kardeşimden hiç ayırmam onları..
senin düşüncelerin ışığında yetişiyorlar(biliyorsun görüyorsun ki zaten)
kimseye boyun eğmiyorlar, melike başladı okula ,zor oldu alışması ilk hafta her gün gittim birlikte oturduk sırada ama
şimdi görsen herkesden önde gidiyor okula,öğretmen olacakmış o da sen gibi:)
ayşegül genç kız olma yolunda, asilikleri var bir efe var sanki içinde
ama çok duygusal, çok düşünceli aynı sen gibi. zaten görüntüsüyle de o kadar seni hatırlatıyor ki...
hayatta erken öğrendiler ölümü, melikenin tabiri ile "ölen bir daha geri gelmez ki, hep özlersin ki onu"..
güçlüler aynı sen gibi, cesaretlerini de senden almışlar.. gözün arkada kalmasın onlar senin bize emanetlerin..
boğazım düğümleniyor seni her düşündüğümde, her yazışımda.. hayatımızın benzerlikleri düşünüyorum, sende öğretmen olmayı çok istemişsin, kendini tanımadığın yüzlerce çocuğa adamışsın, doğum tarihin, ölüm tarihin, benim doğum tarihimin benzerlikleri 5 sayısını ikimizinde çok sevmesi bu yüzdendi belki. idolüm olup sen gibi davranışları beni aynı sen gibi yaptı,evin içinde dolaşan aynı sen oldum..
güllerin en güzeliydin sen, gülüşünle insanın içini ısıtan, kim bilir kaç insana okuma yazmayı öğreten genç bir fenerdin,
huzur içinde uyu canım ablam..
bir gece uyandığımda seni yanımda gördüm beni izlerken, gerçek gibiydin, dokunmak istedim ama yapamadım..
seni son kez gördüğümde; ' bir daha geldigimde seni böyle hasta yatarken görmek istemiyorum, iyi olup yine o güzel gülümsemenle görmek istiyorum ' demiştim, bana gülümsemiştin, başını sallamıştın. aklımdan hiç çıkmaz o gülümsemen, ama gözün topraktaydı.. zaten her şey de o gecenin sabahında oldu, sen ölümsüz oldun.
benim ölümsüz kahramanım,yengem,biricik ablam,doğum günün kutlu olsun!