kemalizm'in bugün geldiği nokta; "ataürk yaşasaydı fenerbahçeli olurdu" ya da "atataürk yaşasaydı x partili olurdu" şeklinde bir akıl yürütme metoduyla beslenen, "kendine mal etme" politikasıdır. atatürkçülük söyleme, eyleme, siyasi/sosyal maddi varlığına kılıf hazırlama, onu olumlama niyetindekilerin usanmadan nerdeyse yüz senedir ağızlarından düşürmedikleri sakızdır. vatan temalı nutukların, bu kadar milliyetçi histeriye sağcısı solcusu farketmden boğulmuş bir memlekette atatürkçülük arka planı ile yutturulması en kolay yol gibi görünüyor zaten. atatürkçülük aslında batı tipi bir ilerleme ile birlikte despotizme varacak kadar keskin ve nettir. demokrasi kefesi adına daima eksik ve sürekli yüsek milli menfaatler denilen meretin ve aslında baskıcı bir 'olamayan kavramlar bütünün' ağır bastığı bir terazidir.
bir türlü aşılamayan laiklik meselesi aslında ataürkçülük veya kemalizm denilen şeyin tek ve net özetidir. bugün 1950'lerin demokrat parti iktidarının üzerinden geçen onca seneye rağmen bir numaralı gündem maddesi hala laikliktir. kemalizm laiklik ilkesi ekseninde koca bir yüzyılı devirmesinin sebebi arka planının kofluğundan ileri gelir. çünkü kemalizm sonradan halk üzerinde tahakküm kurmak niyetindekilerin uydurduğu bazı ayetler bütünüdür. atatürk'ün kemalizm'e bakış açısı ne olurdu çok merak ediyorum. biz atatürk'ün ağzından çıkan her cümleyi "türk şöförü en asil duygunun inSanıdır"a kadar götürüp birer sembol, birer özdeyiş halinde ufak haplar şeklinde paketleyerek bu milllete yutturmaya çalıştık senelerce.
atatürk'ün herhangi bir konudaki görüşünü bir sözü ile anlamlandırıp kafamızı kuma gömüyor hayalimizde yarattığımız bir atatürk ve kati doğrular silsilesi ile mutlu mesut yaşıyoruz. atatürk doğru ve yanlışları ile bir siyasetçidir. yanlışları da her insan/siyasetçi/devlet adamı/ komutan vs gibi en az doğruları kadar çoktur. atatürk aynı konularda dahi kısa sürede değişkenlikler gösterebilirken, kendi kendini siyaset gereği tevil ederken kendi yarattığımız atatürk imgesine tapınmak nasıl bir aymazlıktır şaşırıyorum.
evet bir ideoloji değildir kemalizm. belki bir sentezdir. batılı modernleşme modeli ile otoriter devletçiliğin- devlete tapınmayı "aman allah devletimize zeval vermesin" ile gayet net formulüze edebiliriz- sentezi olabilir ama asla bir özgürlükçü demokrasi modeli değildir. hernedese bugün kemalizmin karşısında olmak, ona eleştiri getirmek liberal veya şeriatçı olmak gibi iki uç nokta ile yaftalansa da sol'un atatürk'ü iyi analiz edip sırtını bu kapitalist/otoriter devlet örgütlenme biçime dayamaktan ziyade kökenleri marx'a kadar giden sosyalist örgütlenme fikrine odaklanması gerekir.
sol kemalizm'i bir çeşit ilkeler yığını olarak kakalamaya çalıştıkça 12 eylül modelinden bir adım ileriye gitmesi mümkün gözükmemektedir. askeri darbeler de daima kemalimzden beslenir ve onu çıkış noktası olarak alarak 'kutsal devletçi' yapılanmayı olumlamaya girişir. ortada bir cumhuriyet sorunu varmışcasına cumhuriyetçilik diye bağırmak ve en mühim mesele olan ordu-siyaset göbek bağını koparamamak en büyük eksikliğimiz. türkiye'de en büyük sorun çok partili demokratik modele geçilmesinden nerdeyse yetmiş sene sonra bile hala militarist yumruğun tepemizde olması, kemalizm ile halkın uyutularak askere açık kapılar bırakılmasıdır. kemalizm'in militarizmin, 12 mart'ın, 12 eylül'ün demokrasi üzerindeki demokles'in kılıcı askeri diktanın beslendiği ve nemalandığı en büyük kaynak olduğunu görmemek için ya saf ya da çok iyi niyetli olmak gerekiyor. bu halk senelerdir kemalizm maskesi ile uyutulmuş içinde süpriz yumurta olarak bekleyen asker bu yumuşak karnı çok güzel sömürmüştür. türkiyede demokrasi sorunu ana meseledir. kemalizm'i aşamadığımız sürecede olmaya devam edecektir. türkiye'de ordunun hakimiyeti ana meseledir. demokrasi meselesi ile tek yumurta ikizidir. darbelerle, muhtıralar geçen bir yüzyılın ardında arpa yol katedemeyen türk demokrasisi kemalizm ve 'cumhuriyet elden gidiyor' masalı ile uytulmaktadır. artık atatürk'ü dahi aşan bu kemalizm meselesi bir kenara bırakılmalı, çağımızda gericiliğe denk düşen tüm bu kavramlar kutusu kemalizm'e tapınma faslı bitmelidir. yoksa bir yüz sene daha yerimizde sayacağımız aşikar.