hırpalanan ruhunun dengesini korumaya çalışırken, dengeni tümden yitirip hissettiğin mide bulantısı ve baş dönmesiyle korkuya kapılmaktır.. öyle büyüktür ki benliğini kaplayan aklının kesmediği bu korku olmayacaklara saldırmaya başlarsın gönlünün derdiyle.. kendinin dahi bilmediği yeni kötü alışkanlıklarını keşfetmekle başlar bu duygu. binlerce sebebini bulursun benliğini kaybetiğin önem sırasında "en"lere koyduğun yükü ağır boşlukların. mazeretlerini sıralamkta güçlük çeker yorulursun..
yıllardır yükünü çektiğin gözünü ilk açtığın ailenin evinden ayrılmak mucize görünsede, terkedip gidince anlarsın bu kalabalıkta ne denli yalnız olduğunu. içini saran yalnızlığın boşluğu, sokakta tanımadığın onca insana " hey" dedikten sonra " gel lütfen, bir iki kelime konuş benle.. konuşki al üzerimden huzurumu bozan boşluğu!"
hele hele terkettiyse senelerdir alışkanlığım dediğin sevdiğin gözünden akacak kan revan içindeki yalın yaşlarına rağmen ... işte o an boşluklar kovalar artık mazeret bulamadığın boşluklarını. sağa sola saldırmak ne denli çözümdür kavrayamaz huzurunu yitirdiğinle kalırsın ..