islam dinini çok iyi bilen müçtehidlerin garabeti sonucu ortaya çıkmış durum.
şöyleki;
ankebut suresi 14. ayette hz nuh'un yaşam süresinden bahseder.
latin alfabesiyle bu surenin okunuşu yazmak lazım, çünkü önemlidir.
--spoiler--
Ve lekad erselnâ nûhan ilâ kavmihî, fe lebise fîhim elfe senetin illâ hamsîne âmâ, fe ehazehumut tûfânu ve hum zâlimûn.
--spoiler--
ayetin türkçe mealine bir örnek olarak diyanet vakfı çevirisi;
--spoiler--
Andolsun ki biz Nuhu kendi kavmine gönderdik de o bin yıldan elli yıl eksik bir süre onların arasında kaldı. Sonunda onlar zulümlerini sürdürürken tufan kendilerini yakalayıverdi.
--spoiler--
hiç arapça bilmenize gerek yok. sadece türkçe bilen birisi olarak okunuş ve çeviriye bakıp rahatlıkla söyleyebileceğimiz iki şey var;
- allah bu ayette iki defa 'yıl' kelimesini kullanmıştır.
- 950 demek yerine 1000 den 50 eksik demiştir.
şimdi ayetin latin alfabesi ile okunuşundan bakalım hangi kelime iki defa geçmiş;
fe ve ila kelimeleri
fakat ayette yıl olarak çevrilen kelime "ama" ve "senetin" kelimeleridir.
peki allah neden aynı cümle içerisinde aynı kelimeden bahsederken iki farklı kelime kullanmıştır ?
izah edilebilir bir açıklaması yok.
peki allah iki farklı kelime kullandıysa iki farklı manaya vurgu yapmış olamaz mı ?
işte asıl soru bu zaten.
allah iki farklı kelimeyi aynı cümlede kullandığı halde, üzerine direk 950 diyebilecekken 1000 den 50 eksik demişken nasıl olur da 950 yıl anlaşılabilir.
şüphesiz kuran kul yazımı bir kitap olsa "bir hata olmuş deyip geçebilirdik"
fakat kitap allah'ın kitabı.
senet kelimesi bu ayette yapıldığı gibi sene değil, süreli sözleşme manasına gelir.
eğer yıl anlamında kullanılan sene kast edilse orada zaten ama kelimesi var, iki defa yazılabilirdi, ve yahut 950 yi direkt söyleyebilirdi.
zaten 1000 den 50 eksik diyerek bir şeylere işaret etmiştir ayet.
senet kelimesini türkçeye arapçadan bir kelimedir ve tam da bu ayette kullanım şekliyle ve anlamıyla geçmiştir.
bir hizmet veya mal karşılığı yapılan süreli sözleşme belgesine senet diyoruz.
şeyhler, alimler, müçtehidler; önce bir ayeti adam gibi, olduğu gibi, dosdoğru çevirsin sonra kalkar fetva verirler.
hiçbirisi allah'tan daha bilgili değildir bunların ki allah'ın kelimelerini kafalarına göre değiştirsinler.
allah unutkan değildir ki parantez içerisinde ayet sayısı kadar kelime eklesinler.
son olarak farklı farklı tercümelerde bu ayetin tercümesini verelim ki akılda bir şey kalmasın;
tamamında nuh'un yaşı 950 dir çevirilerin.
--spoiler--
Diyanet işleri
ANKEBUT 29/14. And olsun ki, Nuhu milletine gönderdik; aralarında bin seneden elli yıl eksik kaldı. Sonunda onlar haksızlık yaparken, tufan onları yakalayıverdi.
--spoiler--
--spoiler--
Yaşar Nuri Öztürk
ANKEBUT 14.Andolsun, biz, Nuhu toplumuna gönderdik de o onların arasında bin yıldan elli yıl eksik kaldı. Sonunda onları tufan yakaladı. Çünkü zalimlerdi onlar.
--spoiler--
--spoiler--
Elmalılı Hamdi Yazır
Ve celâlim hakkı için Nuhu kavmine gönderdik de içlerinde elli yılı müstesna bin sene durdu derken onları tufan yakalayıverdi hep zulmediyorlardı
--spoiler--
--spoiler--
Ömer Nasuhi Bilmen
Celâlim hakkı için, Biz Nûhu kavmine gönderdik, artık aralarında elli yılı müstesna, bin sene durdu. Nihâyet onlar, zalimler oldukları halde kendilerini tufan yakaladı.
--spoiler--
--spoiler--
Hasan Basri Çantay
Andolsun ki biz Nuuhu kavmine (peygamber olarak) göndermişizdir de o, aralarında, elli yılı müstesna olmak üzere, bin sene kalmışdır. Nihayet onlar zulümde devam edib dururlarken kendilerini tuufan yakalayıvermişdir.
--spoiler--
--spoiler--
Muhammed Esed
Biz (çok zaman önce) Nuhu kendi kavmine göndermiştik ve Nuh onlar arasında dokuzyüzelli yıl geçirmişti; sonra onlar hala zulüm batağında yaşamaya devam ederlerken bir tufana yakalanmışlardı.
--spoiler--
--spoiler--
Abdulbaki Gölpınarlı
Ve andolsun ki biz Nûhu, kavmine gönderdik de aralarında tam bin yıldan elli yıl eksik bir müddet kaldı; derken onları tufan helâk etti ve onlar zâlimlerdi.
--spoiler--
--spoiler--
Süleyman Ateş
Andolsun biz, Nûhu kavmine gönderdik, onların arasında bin seneden elli yıl eksik kaldı (öğüt verdi, dinlemediler), sonunda haksızlık etmekte olan insanları Tûfân yakaladı.
--spoiler--
--spoiler--
Suat Yıldırım
Çok önce Biz Nûhu halkına resul olarak gönderdik. O da aralarında bin yıldan elli yıl eksik kaldı. Netice de onlar zulümlerine devam ederken tufan onları boğdu.
--spoiler--
--spoiler--
Ali Bulaç
Andolsun, biz Nuhu kendi kavmine (elçi olarak) gönderdik, içlerinde elli yılı eksik olmak üzere bin sene yaşadı. Sonunda onlar zulme devam ederlerken tufan kendilerini yakalayıverdi.
--spoiler--
--spoiler--
Edip Yüksel
Nuhu, halkına göndermiştik ve onların arasında bin seneden elli yıl eksik kaldı. Ancak zulmettikleri için onları tufan yakaladı.
--spoiler--
--spoiler--
ibni Kesir
Andolsun ki; Biz, Nuhu, kavmine gönderdik. Aralarında elli yılı müstesna olmak üzere bin yıl kaldı. Sonunda onlar, zulme devam edip dururken kendilerini tufan yakalayıverdi.
--spoiler--